Ahmed Namıki Cami ümmiydi gerçi, fakat,
Kitap yazıp, herkese ederdi çok nasihat.
Tövbe etmek hakkında, buyurdu: Ey insanlar!
Büyük bir hazinedir günahlara istiÄŸfar.
Hak teâlâ buyurdu: (Tövbe edin hepiniz.
Ancak tövbe etmekle kurtulabilirsiniz.)
(Benim, tövbe edecek bir halim yoktur) demek,
Müslümana yakışan bir söz olmasa gerek.
Åžöyle ki, raÄŸbet etse bir insan bu dünyaya,
O, her bir nefesinde, her an girer günaha.
Zira Peygamberimiz ÅŸöyle buyurmuÅŸlardır:
(Dünyaya düÅŸkün olmak, günahların başıdır.)
Bir saatte, bin nefes, insan alıp veriyor.
Bu, yirmidört saatte, yirmidört bin ediyor.
İşte bu nefesleri, kul alırsa gafletle,
Yani sarılmış ise, dünyaya muhabbetle,
Ve bir günah iÅŸleyip, üzülmüyorsa ÅŸayet,
Onun her nefesine, yazılır bir masiyet.
Bir günde, yirmidörtbin günah eder bu ise.
Demek ki tövbe etmek, ne kadar lazım bize.
EÄŸer tövbe edersek ÅŸartlarına uyarak,
Günahları, sevaba çevirir cenâb-ı Hak.
İstiÄŸfarın üç ÅŸartı vardır ki, onlar ÅŸudur:
Birincisi, günaha gönülden piÅŸman olur.
İkincisi, Allah’a tövbe eder diliyle.
Üçüncüsü, o iÅŸi terk eder bedeniyle.
Kul, böyle halisane tövbe ederse ÅŸayet.
Hak teâlâ o kulu, eder af ve maÄŸfiret.
Yerdeki hayvanatla, göklerdeki melekler,
Onun iyiliÄŸine, her an dua ederler.
Tövbeyi, sırf günahta lazım bilme kendine.
İbadet yapınca da, lazımdır tövbe yine.
İbadeti beğenmek, olur gurur ve kibir.
Bu dahi günah olup, tövbeyi gerektirir.
İslam’a hizmetini, bilirse kendisinden,
Hemen tövbe istiÄŸfar lazım olur peÅŸinden.
Bir âlim, kendisini gayriden bilse iyi,
Bu da bir günah olup, gerektirir tövbeyi.
İnsan, her adımını atarken bile hatta,
Günah iÅŸlerim diye titremeli adeta.
Köle, efendisine hizmette etse kusur,
Ona, mükafat deÄŸil, bir ceza lazım olur.
Kul da, Rabbine karşı bir kusur işlemekten,
Korkmalı, titremeli Cehenneme düÅŸmekten.
Halis kul, bu korkuyla geçirir günlerini.
İdama mahkum olmuÅŸ biri görür kendini.
İşlediÄŸi günahlar, hatırından çıkmaz hiç.
Bunun ızdırabıyla, bulamaz huzur, sevinç.
|