Uhud muharebesi kızıştığı zamanda,
Birer aslan kesildi, sahabiler o anda.
Ali bin ebi Talip, bu cenkte de bahusus,
DüÅŸmana, amansızca yapıyordu taarruz.
O sırada küffârdan birisi, at üstünde,
Çıkıp meydan okudu müminlere o günde.
Vücudu, zırhlar ile kaplı idi büsbütün.
Bağırdı ki: (Karşıma, er isterim ben bugün!)
Halbuki ondan önce, böyle böbürlenerek,
Üç kâfir can vermiÅŸti, birer kılıç yiyerek.
Resulullah o zaman, Allah’ın aslanına,
Buyurdu ki: (Ya Ali, çık ÅŸunun karşısına!)
Çıkıp Ali Mürteza, kaldırdı kılıcını,
İndirip, kağıt gibi parçaladı zırhını.
MüÅŸrik, cansız olarak yıkıldı yere hemen.
Akabinde tekbirler, yükseldi sahabeden.
Hazret-i Ali der ki: O gün Uhud harbinde,
Onaltı darbe yiyip, yere düÅŸtüm birinde.
O esnada, nur yüzlü biri tuttu kolumdan.
Kaldırdı ve dedi ki: (Saldır, kalma yolundan!)
Allah’ın Resulüne, arz edince bu hali,
Buyurdu ki: (O kiÅŸi, Cebrail'di ya Ali!)
Yine Uhud harbinde, karışınca ortalık,
O Serverin yanında, az kişi kaldı artık.
Onları da, müÅŸrikler, ablukaya aldılar.
Sonra da o çemberi, gitgide daralttılar.
Kâfirlerin gayesi, o gün yine bir tekti,
O da, ne yapıp yapıp, Resulü öldürmekti.
Lakin bu, zor bir işti, zira eshab-ı kiram,
Resulün etrafında, halka olmuÅŸlardı tam.
Ona gelen her türlü hücumlara, her saat,
Siper oluyorlardı, bedenleriyle bizzat.
Buna raÄŸmen müÅŸrikler, fırsat bulup, bir ara,
İyice yaklaÅŸtılar, Resulü kibriyaya.
Peygamber efendimiz, görür görmez bu hali,
Buyurdu ki: (Åžunlara hücum eyle ya Ali!)
Allah aslanı Ali, derhal hücum ederek,
DüÅŸmanın üzerine, saldırdı kükreyerek.
Amr ibni Abdullah'ı, öldürdü vurup hemen.
DiÄŸerleri korkarak, kaçıştılar o yerden.
Vura vura, kılıcı, ikiye bölününce,
O Server, zülfikârı verdi ona hemence.
Tekrar hücum olunca Resule müÅŸriklerden,
Buyurdu ki: (Ya Ali, bunları def et benden!)
Yine hazret-i Ali, çekerek zülfikârı,
Dağıttı bir hamlede, hücum eden küffârı.
Onu görüp Cebrail, geldi Resul katına.
Aliyyül Mürteza’yı, eyledi meth-ü sena.
|