Sahabe zamanında, küffârla Müslümanlar,
Karşı karşıya gelip, cenge hazır durdular.
Bir pehlivan vardı ki velakin kâfirlerde,
Öyle kuvvetli kiÅŸi, pek yoktu o devirde.
O pehlivan, meydana çıktı böbürlenerek.
Ve atının üstünde, bir gururla dönerek,
Cenk için er istedi, müminler tarafından.
Dedi ki: (Aranızda, yok mudur hiç pehlivan?)
Müminlerden birkaç er, hemen çıktı ise de,
Kâfirin karşısında, ÅŸehid oldu hepsi de.
Daha da gururlanıp, seslendi: (Ya Muhammed!
Ne oldu erlerine, bittiler mi nihayet?
Hiç yiÄŸidin yok ise, bari amcan oÄŸlunu,
Gönder de, o da görsün erlik ne olduÄŸunu.)
Åžah-ı merdan duyunca, bu sözü o kâfirden,
Kükredi aslan gibi o anda hiddetinden.
O kâfirin haddini bildirmek için ona,
Geldi Resulullahın mübarek huzuruna.
Dedi: (Ya Resulallah, varsa eÄŸer müsaaden,
Åžu kâfirin boynunu, vurayım gidip hemen.)
Peygamber efendimiz, ona izin vererek,
Gönderdi dövüÅŸmeye, dualar eyleyerek.
Bir anda, sert bir yaydan fırlayan ok misali,
Kâfirin üzerine, atını sürdü Ali.
Yüksek bir seda ile, attı ki öyle nara,
Gök gürleyip, kıyamet koptu sanki o ara.
Hatta ödleri koptu küffârın bu naradan.
Kimi öldü, kimi de, bayılıp düÅŸtü o an.
Åžah-ı merdan, kâfiri imana etti davet,
Lakin o, bu teklife, eylemedi icabet.
Allah aslanı Ali, bir kılıç vurdu ona.
DüÅŸürüp, kılıcını dayadı boÄŸazına.
Tekrar dine çağırdı, son defa öldürmeden,
O ise, tükrüÄŸünü fırlattı ona birden.
O kâfirin tükrüÄŸü, nur yüzüne gelince,
Öldürmekten vazgeçip, kalkıverdi hemence.
Kâfir buna ÅŸaşırıp, sordu ki ÅŸu suali:
(Beni sen, ne sebepten öldürmedin ya Ali?)
Buyurdu ki: (İslam’ı kabul etmeyince sen,
Allah rızası için, öldürecektim hemen.
Lakin sen tükürünce, çok zor geldi nefsime.
Korktum, nefsim karışır bu halis niyetime.
Nefsim için öldürmüÅŸ olmaktan korkup hemen,
Kılıcı geri çekip, vazgeçtim öldürmekten.)
O dedi ki: (Ya Ali, sizde bu halis niyet,
BulunduÄŸuna göre, dininiz haktır elbet.)
Ve hazret-i Ali'nin, mübarek huzurunda,
Åžehadeti getirip, iman etti sonunda.
|