Sahabe, bir gazadan dönmüÅŸlerdi zaferle,
Çok miktarda ganimet geçmiÅŸti hem de ele.
Peygamber efendimiz, o ganimet malından,
Mücahid gazilere, dağıtıyordu o an.
Velakin birer hisse verir iken herkese,
Aliyyül Mürteza'ya, vermiÅŸti iki hisse.
Bu durumu görünce, birtakım münafıklar,
Hemen asker içinde, dedikodu yaptılar.
Dediler ki: (Peygamber, amcasının oğluna,
İltimas eyleyerek, iki pay verdi ona.)
Resulullah üzülüp, çıktı hemen minbere.
Åžöyle hitab eyledi, o zaman gazilere:
(Ey insanlar, bu harpte, küffârın ordusunu,
Bilen var mı acaba kimin susturduğunu?
Kâfirleri korkutan müthiÅŸ naraları, hep,
Kimin attığını da, bilir misiniz acep?)
Mücahidler, cevaben dediler ki bahusus:
(Evet ya Resulallah, biz onu biliyoruz.
Ablak bir ata binmiş, yeşil sarık başında.
Sanki dağlar titrerdi, her nara atışında.
O, hamle yaptığında, sanki yer sallanırdı.
Her kılıç sallayışta, nice baÅŸlar alırdı.
Lakin o, kılıcını, küffâra vurduÄŸunda,
Bir bulut kaplıyordu etrafını o anda.
Bu yüzden göremezdik, biz onu tam olarak.
Lakin yerde görürdük, kesik baÅŸ, kol ve ayak.)
Peygamber efendimiz, buyurdu ki o zaman:
(KardeÅŸim Cebrail'di, o ÅŸekilde savaÅŸan.
Giderken de dedi ki: Ganimet hissemi, siz,
Ali'nin hissesine, ilave eyleyiniz.
Bunun için Ali'ye, iki hisse vermiÅŸtim.
Yoksa amcam oÄŸluna, iltimas etmemiÅŸtim.)
Bir gün de, bir akarsu taÅŸarak birdenbire,
Hayli ziyan vermiÅŸti, etrafta ekinlere.
Halk hazret-i Ali'ye gelip rica ettiler.
(Dua buyurunuz da, su azalsın) dediler.
(Peki!) deyip, az sonra, çıktı kapı dışına.
Resulün sarığını, koymuÅŸ idi başına.
GiymiÅŸti üzerine, hem onun abasını.
Elinde tutuyordu, mübarek asasını.
Hasan ve Hüseyin'i, alarak hem yanına,
Ata binip geldiler, o suyun kenarına.
Asa ile, o nehre bir iÅŸaret buyurdu.
Suyunun seviyesi, azalıp yine durdu.
İkinci işaretle, seviye indi yine.
Üçüncüde geldi tam normal seviyesine.
(Bu kadar kâfi midir?) diye sual ettiler.
İnsanlar, (Yeter!) deyip, teÅŸekkür eylediler.
|