İmam-ı Åžafii’ye gelerek bir gün bir zat,
Dedi: (Eder misiniz bana biraz nasihat.)
Buyurdu ki: (Dünyaya hiç baÄŸlama kalbini.
Zira bu, bir gün biter, düÅŸün ahiretini.
Çok yıl ömür sürsen de sen bu dünya evinde,
Sonsuz yaşıyacaksın, ahiret âleminde.
Ve ne kadar uÄŸraÅŸsan, zorlasan da nefsini,
Tam razı edemezsin insanların hepsini.
Öyleyse, sen Rabbini, tam razı etmeye bak.
Zira böyle olmanı istiyor cenâb-ı Hak.
Senden razı olsa da, eÄŸer bütün insanlar,
Rabbimizin rızası yok ise, neye yarar?
Sadece Hak teâlâ severse seni ÅŸu an,
Gam deÄŸil, bütün dünya olsa da sana düÅŸman.)
Rica etti o kiÅŸi: (Söyleyin biraz daha.)
Buyurdu: (Rabbine dön, halis kul ol Allah’a.
Senden zengin olanı, kıskanma, etme haset.
Dinde, senden ilerde olanlara gıbta et.
Zira sana mahşerde, budur lazım olacak.
Malın, paran çok ise, vârislere kalacak.
Aklı olan, aldanmaz dünya mal-ü mülküne.
Hazırlanır durmadan, hep ahiret gününe.
Bilir ki, dünya fani ve sonsuzdur ahiret.
Ebediyi, faniye tercih eder o elbet.)
Nasihat istemiÅŸti yine bir gün baÅŸkası.
Buyurdu ki: (Temin et ilim, amel, ihlası.
Zira bunlar giderir, kalbindeki hüzünü.
Ve bunlardır mahÅŸerde, güldürecek yüzünü.
Ortak ol, dostlarının sevincine, derdine.
Hatasını görürsen, söyle yalnız kendine.
Zira sadık arkadaş, gıybet etmez dostunu.
Başkası gıybet etse, susturur hemen onu.
Dünya ile ahiret, zıttır birbirlerine.
Birinden uzaklaşan, yaklaşır diğerine.
Dünya muhabbetiyle, Rabbimizin sevgisi,
Bir kalbde, bir arada bulunmaz her ikisi.
Dünya, hiç sevmediÄŸi nesnelerdir Allah’ın.
Hem de dünya sevgisi, başıdır her günahın.
Gurur ve kibir dahi, addedilir dünyadan.
Yalnız ahmak olanlar, lezzet alır bunlardan.)
Bir gün de, bir mümine ediyorken nasihat,
Buyurdu: (Ahirettir esas gaye ve maksat.
Kim gaye edinirse, her işinde ihlası,
Aziz olur her zaman, budur işin esası.
Rabbini sevdiÄŸini söylüyorsun ey insan!
Bu, nasıl sevgidir ki, edersin Ona isyan?
Seven, hiç sevdiÄŸini getirir mi gazaba?
Bil ki günah iÅŸleyen, duçar olur azaba.)
|