Ana Sayfa >  Peygamberler > YuÅŸa aleyhisselam
Yazıcı   Yazı boyutunu     

YuÅŸa aleyhisselam

Beni İsrail için gönderilen Nebi'dir.
Ve hazret-i Musa’nın vekil ve yeÄŸenidir,

Yusüf Peygamber gibi, güzeldi yüzü gayet.
Kim görse, hayran olur, ederdi hem de hayret.

Karayağız ve cesur, çok kahraman biriydi.
Ve savaÅŸ tekniÄŸinde maharet sahibiydi.

Musa Nebi göçünce ahiret alemine,
Hak teâlâ, YuÅŸa’yı irsal etti yerine.

Peygamber eyleyerek vahyetti ki nihayet:
(Al Beni İsrail'i, kâfirlerle cihad et!)

O dahi ordu kurup, kuÅŸattı Eriha’yı.
Onu alıp, sonra da aldı ÅŸehr-i İlya’yı.

Sonra Belka ÅŸehrine yürüdü fetih için.
Etrafı, surlar ile çevriliydi bu ÅŸehrin.

Bu beldede, Bel’am bin Baura ismi ile,
Bir kimse var idi ki meÅŸhurdu ilmi ile.

İsm-i a’zam denilen duayı biliyordu.
Her duası, indallah kabul ediliyordu.

Yüksekti derecesi ilim ve ibadette.
Yoktu onun gibisi, hem de o vilayette.

Åžehrin hükümdarı da kâfir ve zalimdi pek.
Herkes bizar olmuÅŸtu zulmünden o güne dek.

YuÅŸa aleyhisselam gelirken ordu ile,
Bu zalim hükümdar da vakıf oldu bu hale.

Kavminden, kalabalık bir grupla beraber,
Bel’am-ı Baura’ya verdiler bunu haber.

Dediler ki: (Ey Bel’am, İsrail oÄŸlu YuÅŸa,
Büyük bir ordu ile gelir bizle savaÅŸa.

Korkarım, çıkarırlar bizi bu beldemizden.
Ve hatta öldürürler, ricamız ÅŸu ki sizden.

Rabbine, bizim için edesiniz bir dua.
Kalksın üzerimizden bu tehlike ve bela.

Åžimdi tek ümidimiz, bu duadır ki elbet,
Çünkü kabul oluyor duanız, olmuyor ret.)

Cevabında dedi ki: (Yazıklar olsun size.
Nasıl gelebiliyor böyle ÅŸey zihninize.

YuÅŸa aleyhisselam, Rabbin peygamberidir.
Yanında gelenler de, onun tâbileridir.

Hem sonra YuÅŸa Nebi, benim de Peygamberim.
Onların aleyhine nasıl dua ederim?)

Lakin onlar, bu söze hiç kulak asmadılar.
Dua etmesi için ettiler yine ısrar.

Kıymetli hediyeler verdiler de, o yine,
Asla dua etmedi onların aleyhine.

Bu sefer zevcesini koyaraktan araya,
Baskıya baÅŸladılar Bel’am-ı Baura’ya.

O dedi ki: (Ey Bel’am, dua etmezsen eÄŸer,
Senden ayrılıyorum, işte sana son haber.)

Buna da aldırmayıp, demeyince o evet,
Hükümdar, ölüm ile tehdit etti nihayet.

Dedi: (Dinle ey Bel’am, bu sana son ihtarım.
Eğer dua etmezsen, asarım seni yarın.)

Yine hayır deyince, sinirlendi hükümdar.
Onu öldürmek için, pek kati verdi karar.

Kuruldu daraÄŸacı emriyle hükümdarın.
Bel’amı getirterek, dedi: (Nedir kararın?

Tercih eyle ÅŸunlardan hemen bir tanesini.
Ya dua et, yahut da asarım şimdi seni.)


Bel’am-ı Baura

Ölümle korkutunca Bel’amı o hükümdar,
Dedi ki: (Müsaade et ÅŸimdi bana bir miktar.

Ben bu gece, bu iÅŸi Rabbime arz edeyim.
Ne ilham eder ise, size haber vereyim.)

Oradan avdet etti o gece hanesine.
Rüyada, (Dua etme!) denildi kendisine.

Ertesi gün gelerek, dedi ki: (Ey hükümdar!
Rüyamda dua etme denildi bana tekrar.)

Lakin gerek hükümdar, gerekse ÅŸehir halkı,
Dua etmesi için yaptılar yine baskı.

BaÅŸvurdular bu sefer, baÅŸkaca çarelere.
BoÄŸdular kendisini pek çok hediyelere.

Servetler vaad edince Bel’am-ı Baura’ya,
O zaman döndü kalbi, meyletti bu dünyaya.

Görünce bir arada bu kadar çok serveti,
Kapladı kendisini para mal muhabbeti.

Dedi ki: (İzin verin, arz edeyim Rabbime.
Yarın ifa ederim, ne gelirse kalbime.)

Ve lakin hiçbir ilham gelmeyince, bu defa,
Dediler ki: (Ey Bel’am, ahdini eyle ifa.)

Servet vaadlerini görünce o bu kadar,
Onlara dua için, maalesef verdi karar.

O şehrin haricinde vardı bir Husban dağı.
Gidip, o dağ başında yapacaktı duayı.

Merkebine binerek, o daÄŸa oldu revan.
Ve lakin çöktü yere, yürümedi o hayvan.

İndi ve kaldırmaya uğraştıysa da biraz,
Hayvan dile gelerek, eyledi onu ikaz:

(Ey Bel’am, sen o daÄŸa ne için gideceksin?
Peygamber aleyhine dua mı edeceksin?

Bak, melekler önüme çıkıyor ÅŸimdi benim.
Bana, gitme diyorlar, ben nasıl yürüyeyim?)

Bel’am, geri dönmeye karar vermiÅŸti, fakat,
Åžeytan, insan ÅŸeklinde oldu ona musallat.

Dedi: (Merkep sözüyle dönülür mü hiç geri?
Åžeytandır öyle diyen, dönme, yürü ileri.

EÄŸer dua edersen, çok artar itibarın.
İmana çağırırsın böylece halkı yarın.

Belki de Rabbin sana verecek peygamberlik.
Bu kadar servetler de, senin olur üstelik.)

Bu sözlere aldanıp, gittiyse de o yere,
Gadab-ı ilahiye uğradı birden bire.

Dili göÄŸsüne sarkıp, hali oldu fecaat.
Gadaba geldiğini anlayıp etti feryat.

Dedi: (Gitti elimden dünyam ve ahiretim.
Böyle olduktan sonra, neye yarar servetim?)

Birazcık meyletmesi bu dünya servetine,
Sebep oldu Bel’amın sonsuz felaketine.

YuÅŸa aleyhisselam, ordusuyla gelerek,
Bu Belka ÅŸehrini de, fethetti harp ederek.

O zalim hükümdarla Bel’am-ı Baura'yı,
Öldürüp, ülkesine katmış oldu burayı.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
13.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı