Beni İsrail için, gönderildi peygamber.
Ve Tevrat’ın hükmünü, herkese verdi haber.
İsrailoÄŸulları, önceden gönderilen,
Bir nice Peygamberi dinlemediklerinden,
Musallat kıldı Allah, onlara zalimleri.
İstilaya uğradı, birden memleketleri.
Buhtunnasar, orduyla girip bölgelerine,
Åžam ve havalisini, hep geçirdi eline.
En ufak bir merhamet bile hiç göstermeden,
Öldürdü pek çoÄŸunu, büyük küçük demeden.
Beyt-ül mukaddes’i de, bir harabe haline,
Çevirip, ordusuyla Babil’e döndü yine.
Esir almış olduÄŸu yetmiÅŸbin çocuÄŸu da,
Babil’e gittiÄŸinde, paylaÅŸtırdı orduda.
Danyal aleyhisselam, pek de genç hali ile,
Esirler arasında, gitmiÅŸ idi Babil’e.
Buhtunnasar, fark edip onun olgunluÄŸunu,
Esirlerden ayırıp, saraya aldı onu.
O, artık el üstünde, sarayda büyüyordu.
Buhtunnasar, ona çok ilgi gösteriyordu.
Lakin haset ettiler onu çekemeyenler.
Bu iÅŸi bozmak için, düÅŸündüler hileler.
Gelip, Buhtunnasar’a ÅŸöyle söylediler ki:
(O, senin milletinden ve dininden deÄŸil ki.)
Buhtunnasar hemence, bu iÅŸi tahkik edip,
Hapse attı sonunda, hakikati öÄŸrenip.
Çok geçmeden, korkulu bir rüya gördü, lakin,
Uyanınca, rüyayı unuttu sabahleyin.
Bütün kahinlerini, toplayıp bir araya,
Dedi ki: (Söyleyiniz, nasıl idi o rüya?)
Dediler ki: (Efendim, bilemeyiz onu biz.
Rüyayı anlatırsan tabir edebiliriz.)
Çok kızdı Buhtunnasar, dedi ki: (Ben sizleri,
İşte bu günler için saklardım çoktan beri.
Size üç gün müsaade, halledin bu iÅŸi siz.
Yoksa, ceza olarak ölürsünüz hepiniz.)
Danyal aleyhisselam, duydu bunu hapisten.
Zindancıyı çağırıp, dedi ki ona hemen:
(EÄŸer buhtunnasar’a, götürür isen beni,
Rüyasını söyleyip, yaparım tabirini.)
Haber verdi zindancı, bu teklifi sultana.
Çok sevinip, dedi ki: (Acele getir bana.)
Ve lakin o zamanlar, ÅŸöyle bir âdet vardı.
Onun yanına giren, önce secde yapardı.
Danyal aleyhisselam, bu hususu önceden,
Bilirdi, lakin yine, girdi secde etmeden.
Buhtunnasar, merakla sordu ki ona derhal:
(Niçin secde etmeden giriyorsun ey Danyal?)
Buyurdu: (Rabbim bana, rüya tabir etmeyi,
ÖÄŸretti ki, bu iÅŸi yaparım gayet iyi.
Lakin bir ÅŸart koÅŸtu ki bu babta bana Rabbim,
O da, Ondan gayriye, hiç secde etmeyeyim.)
O böyle söyleyince, dedi ki o bu defa:
(Demek ki sen Rabbinin ahdine ettin vefa.
Hakikatli kiÅŸisin, seni tebrik ederim.
Benim bir müÅŸkilim var, çözersin zannederim.
Geçen gün rüya gördüm, unuttum sonra fakat.
O rüya ve tabiri nasıldı, bana anlat.)
Rüyayı tabir etti
Danyal aleyhisselam, buyurdu ki o anda:
(O gece, büyük bir put görmüÅŸ idin rüyanda.
Altın, gümüÅŸ ve bakır, demir ve kerpiç ile,
Yapılan o heykele bakarken sevinç ile,
O anda, gökyüzünden büyük bir taÅŸ düÅŸerek,
Toz haline getirdi, ona çarpıp ezerek.
Sonra o taÅŸ büyüdü, öyle oldu ki hem de,
O taÅŸtan baÅŸka bir ÅŸey görünmezdi âlemde.)
Buhtunnasar, rüyayı hatırlayıp dedi ki:
(Evet, buydu o rüya, tabiri nedir peki?)
Buyurdu: (GördüÄŸün put, çeÅŸitli ümmetlerdir.
Altın, senin içinde bulunduÄŸun ümmettir.
GümüÅŸ ise, oÄŸlunun hükmedeceÄŸi millet.
Demir Acem demektir, bakır Rum’a iÅŸaret.
Gökyüzünden inip de, o putu helak eden,
TaÅŸ ise, Peygamberdir ahir zamanda gelen.
O Resul, son olarak dünyaya gelecektir.
O gelince, putları, kırıp devirecektir.
O Peygamberin dini, İslamiyyettir ki hem,
O dinin gelmesiyle, aydınlanır bu âlem.)
Dinledi Buhtunnasar onun bu tabirini.
Dedi ki: (Sıkıntıdan kurtardın şimdi beni.
Rüyayı doÄŸru bildin, tabir dahi hakikat.
Sana, karşılığında ne vereyim mükafat?
İstersen bırakayım, yurduna eyle avdet.
İster eskisi gibi, burda eyle ikamet.)
Danyal aleyhisselam, düÅŸünerek bir miktar,
Yine o memlekette kalmaya verdi karar.
O zaman Buhtunnasar, devletin erkanına,
Emir verip getirtti hepsini sarayına.
Dedi: (Danyal, çok zeki ve akıllı biridir.
UnuttuÄŸum rüyayı, o bilip etti tabir.
KavuÅŸturduÄŸu için beni huzurlu hale,
Memleket iÅŸlerini, ona ettim havale.
Benim emrim uymazsa Danyal’ın bir emrine,
Bana deÄŸil, Danyal’a tabi olun siz yine.
Muhalif olur ise, her hangi bir emrimiz,
Siz, hep beni bırakıp, onu tercih ediniz.)
Onlar bunu dinleyip, eylediler çok hayret.
Ve hazret-i Danyal’a, güttüler kin ve haset.
Ona böyle itibar, ilgi göstermesine,
Karşılık dediler ki, hileyle kendisine:
(Seninle onun dini, aynı değil bir defa.
Sen ateÅŸe taparsın, o ise bir Allah’a.
O, iyi biliyorsa rüya tabirlerini,
Rabbinden öÄŸreniyor bu tür bilgilerini.
Sen de bize izin ver, put yapalım sana bir.
O da gizli ÅŸeyleri, sana söyliyebilir.)
Buhtunnasar dedi ki: (İsbat da ederseniz,
Elbette makbulümdür, becerebilirseniz.)
Putu yapıp, yanında, bir de ateş yaktılar.
Secde etmeyenleri, o ateşe attılar.
Hazret-i Danyal’ı da bularak bir yolunu,
Attılar, lakin ateş yakmadı asla onu.
Buhtunnasar bu hali, seyredip sarayından,
Yanmadığını görüp, hayrette kaldı o an.
Danyal Nebi en sonra, Kudüs’e etti avdet.
Suse denen ÅŸehirde, vefat etti nihayet.
|