İlk iman edenlerden bir yiğit var idi ki,
Peygamber-i ziÅŸânı canından çok severdi.
Orta boylu ve güzel, yakışıklıydı hem de.
Genç iken ÅŸehid oldu meÅŸhur Uhud harbinde.
Peygamber-i ziÅŸânın kayınbiraderidir.
Eshabdan ilk Müslüman olanlardan biridir.
KureyÅŸ kâfirlerinden çok cefa gördü, fakat,
Yine de imanında eyledi sabır, sebat.
(Açlık ve susuzluÄŸa en çok sabredeniniz.)
Diye metheylemiÅŸti onu Peygamberimiz.
Åžehid olmak arzusu yatıyordu gönlünde.
Cenklerde çarpışırdı, safların en önünde.
Uhud savaşında da yanındaydı Resulün.
Ve hatta o, yiÄŸitliÄŸin sembolüydü o gün.
Bir sahabi diyor ki: O, Uhud savaşında,
Hem de muharebenin henüz daha başında,
Heyecanlı olarak, yanıma geldi benim.
Dedi ki: (Ey kardeÅŸim, sana bir ÅŸey diyeyim.
Önce sen bir dua et, âmin diyeyim sana.
Sonra da ben edeyim, sen de âmin de bana.)
Anlaştık, ilk evvela ben yaptım şu duayı:
(Ya ilahi, sen koru Resul-i müctebayı.
Kuvvet ver benim dahi bileÄŸime, gönlüme.
En zorlu kâfirleri çıkar benim önüme.
Cenk edip, birer birer hepsini öldüreyim.
Sonra, gazi olarak geri dönüp gideyim.)
O, bütün kalbi ile, duama (Âmin) dedi.
Daha sonra kendisi ÅŸöyle dua eyledi:
(Ya ilahi, küffârdan sen koru Resulünü.
Benim dahi koluma kuvvet ver bu cenk günü.
En çetin kâfirleri gönder benim karşıma.
Kuvvetle dövüÅŸeyim onlarla tek başıma.
Ve bu cenkte, ÅŸehidlik rütbesine ereyim.
Bir daha ailemin yanına dönmeyeyim.)
Buna âmin demeye, dilim varmadı hemen.
Ve lakin söz vermiÅŸtim, (Âmin) dedim mecburen.
PeÅŸinden, ikimiz de kılıçları çekerek,
Atıldık ileriye, (Allah Allah!) diyerek.
Abdullah, son derece çevik savaşıyordu.
Her önüne çıkanı, vurup deviriyordu.
Daha sonra, kırıldı kılıcı bir aralık.
Çok üzülüp dedim ki: SavaÅŸamaz o artık.
Ve lakin devam etti, hiç ara vermeyerek.
Zira şehid olmaktı gayesi onun bir tek.
Yaralandı son anda muhtelif yerlerinden.
Kanlar fışkırıyordu baktım ki her yerinden.
Lakin o, bakmıyordu fışkıran o kanlara.
Son kuvvetine kadar saldırdı o küffâra.
Nihayet kan kaybından, hiç kalmadı kuvveti.
Bir müÅŸrikin okuyla kazandı ÅŸehadeti.
|