Ana Sayfa >  Eshâb-ı Kirâm > Geliyorlar! Geliyorlar!
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Geliyorlar! Geliyorlar!

Allah’ın Sevgilisi, düÅŸmanların ÅŸerrinden,
Hicret maksadı ile çıktı Mekke ÅŸehrinden.

Medineli müminler, duyunca bu haberi,
Sevinçle beklediler Sevgili Peygamberi.

Zira ziyadesiyle özlemiÅŸlerdi Onu.
Büyük bir heyecanla beklediler yolunu.

Gözcüler koydular ki geleceÄŸi yollara,
Teşrifini, anında haber versin onlara.

Büyük sabırsızlıkla beklerken böyle onlar,
Aniden (Geliyorlaaar!) diye bir ses duydular.

O noktaya, dikkatle baktığında her biri,
Gördüler Sıddık ile hazret-i Peygamberi.

(Resulullah göründü, iÅŸte geliyor!) diye,
Büyük müjde, bir anda yayıldı Medine’ye.

Dediler: (Müjde, müjde, Resulullah geliyor.
Sevinin ey insanlar, Habibullah geliyor.

İşte, teşrif ediyor sebeb-i necatımız.
Sevinin, bayram yapın, geliyor baş tacımız.)

Kadın erkek, yaÅŸlı genç, sevindiler, coÅŸtular.
Karşılamak üzere Ona doÄŸru koÅŸtular.

O gün tekbir sesleri çıkıyordu göklere.
Ve sevinç gözyaÅŸları akıyordu yerlere.

Benzeri görülmemiÅŸ bayram yaÅŸanıyordu.
Herkes, hep bir ağızdan ÅŸunları söylüyordu:

(Seniyyetül veda’dan, (Ay) doÄŸdu üstümüze.
Bu, ne büyük bir devlet, hamd olsun Rabbimize.

HoÅŸ geldin ÅŸehrimize ey Allah’ın Habibi!
Bize, daha sevinçli gün olmaz bunun gibi.)

O anda Müslümanlar, merak ederdi ki hep,
Resul, kimin evine teÅŸrif eder ki acep?

Kusva’nın yularından tutarak birçokları,
Kendi hanelerine çağırırdı onları.

Resulullah, bakarak onların ahvaline,
Buyurdu ki: (Deveyi koyun kendi haline.

Açın onun yolunu, zira devem memurdur.
EmrolunduÄŸu yere gelince, kendi durur.)

Bıraktılar, hepsini bir merak sardı ancak.
Ki, deve, hangi evin kapısında duracak?

Deve, Ebu Eyyub’un evi önüne kadar,
Yürüyüp, tam o eve gelince kıldı karar.

Hemen Halid ibni Zeyd Ebu Eyyub Ensari,
Sevinç ve heyecanla koÅŸuverdi ileri.

Allah’ın Resulü'nün huzuruna gelerek,
Evini, eli ile Resule göstererek,

Dedi ki: (İşte evim, işte şu da kapısı.
Buyur ya Resulallah, hazırdır her odası.)

Resule mihmandarlık, ne saadet, ne nimet.
O gün Eba Eyyub’e nasib oldu bu devlet.



Siz yukarı buyurun

O Server, Medine’ye teÅŸrif ettiklerinde,
Kaldılar Halid bin Zeyd Ensari’nin evinde.

Eve teÅŸrif edince o Hüdâ’nın Habibi,
Bir neÅŸeye gark oldu bu talihli sahabi.

Artık o, geceleri kılıcını alarak,
Muhafızlık yapardı, etrafı kollayarak.

İki katlı bir evdi onların haneleri.
Alt katı tercih etti Allah’ın Peygamberi.

Lakin Hazret-i Halid deÄŸildi hiç müsterih.
Ki, niçin Resulullah alt katı etti tercih?

En son dayanamayıp, geldi huzurlarına.
Dedi ki: (Anam babam feda olsun yoluna.

Sizin aşağı katta ikamet etmenize,
Gönlümüz razı deÄŸil, ağır gelir bu bize.

Ne olur, bir üst kata siz teÅŸrif buyurunuz.
Biz aÅŸağı inelim, böyle rahat oluruz.)

Buyurdu ki: (Ya Halid, bundan olma muzdarip.
Bizim altta olmamız, daha uygun, münasip.

Zira ziyaretçiler gelir beni görmeye.
Burası daha uygun, onlarla görüÅŸmeye.)

Hazret-i Halid der ki: (Peygamber efendimiz,
Böyle arzu edince, razı olduk buna biz.

Üst katta, yürürdük ki gayet yavaÅŸ olarak,
Bu yüzden dökülmesin aÅŸağı toz ve toprak.

Ve yine Ebu Eyyub anlatır ki: (Bir kere,
Yemek götürmüÅŸ idim hazret-i Peygambere.

İki kiÅŸilik idi götürdüÄŸüm o yemek.
Zira Resulullahla Ebu Bekir vardı tek.

Bana buyurdular ki: (Haber ver Sahabeye.
Ensardan, otuz kiÅŸi gelsin yemek yemeye.)

Ben ÅŸöyle düÅŸünerek, durakladım o ara:
GetirdiÄŸim bu yemek, yeter mi ki onlara?

DüÅŸüncemi anlayıp, buyurdu ki: (Ya Halid!
Ensardan otuz kiÅŸi davet eyle, haydi git.)

(Peki ya Resulallah!) diyerek o Servere,
Gittim ve otuz kiÅŸi davet ettim yemeÄŸe.

Onar onar oturup, bol bol yiyip doydular.
Yemekte bir azalma olmadı zerre kadar.

Sonra buyurdular ki: (Ya Halid, git de yine,
Altmış kişi davet et yemek ziyafetine.)


Çağırdım, hepsi gelip yediler o yemeÄŸi.
O altmış kişinin de doydular hepsi iyi.

Sonra, üçüncü defa buyurdu ki o Server:
(Ya Halid, doksan kiÅŸi davet eyle bu sefer.)

Davet ettim, geldiler, yediler o yemekten.
O doksan kiÅŸinin de doydular hepsi hemen.

Misafirler gidince, yemeye ettim nazar.
Gördüm ki, bir azalma olmamış zerre kadar.)


İstanbul’un manevi fatihi

O hazret-i Halid ki, mihmandardı Resule.
Çok yüksek dereceye vardı bu hizmetiyle.

Bedir, Uhud ve sair herbirinde harplerin,
Önünde savaÅŸmıştı, hazret-i Peygamberin.

Gayetle cömert olup, her ne geçse eline,
Dağıtırdı hepsini şehrin fakirlerine.

Allah’ın Sevgilisi, göçünce bu dünyadan,
Herkes gibi ona da, bu dünya oldu zindan.

Nihayet İstanbul’u fethetmek gayesiyle,
Hazırlanan orduya katıldı bin zevk ile.

Resulün, fetih için verdiÄŸi o müjdeyi,
Kalbinin derununda saklıyordu sır gibi.

Bu sefere katılmak, tek arzusuydu onun.
YaÅŸlı haline raÄŸmen, içindeydi ordunun.

Gelip bu ordu ile İstanbul önlerine,
Bir delikanlı gibi savaştı o da yine.

O, ihlas ve aÅŸk ile küffâra saldırırken,
Hastalanıp, yataÄŸa düÅŸüverdi aniden.

Yine hasta haliyle, harbi takip ederek,
İsterdi iyileşip, savaşa devam etmek.

Velakin anlayınca eceli geldiğini,
Hemen yakınlarına, yaptı vasiyetini.

Buyurdu ki: (Sonuna geldi bu fani ömrüm,
Öyle anlıyorum ki, ben bu yerde ölürüm.

Her nerede ölürsem, defnetmeyin o yere.
Beni, mümkün mertebe iletin içerlere.

Ordunun ulaştığı en ileri noktaya,
Götürüp, cenazemi defnediniz oraya.)

Sonra teslim eyledi o mübarek ruhunu.
Ordunun en önüne defnetti Eshab onu.

İstanbul’un manevi fatihidir ki bu zat,
Bu şehri, asırlarca nurlandırmıştır bizzat.

Vakta ki Fatih Sultan, İstanbul’u, ilerde,
Allah’ın yardımıyla fethettiÄŸi günlerde,

AkÅŸemseddin’e gelip, dahil oldu huzura.
Dedi: (Halid bin Zeyd’in yakındır kabri sur’a.

Fetih için çarpışıp, ÅŸehid olmuÅŸ o zaman.
İsterim, kabir yeri bulunup olsun ayan.)

O dahi, ÅŸu andaki kabrin olduÄŸu yeri,
Gösterip, buyurdu ki: (Sultanım, geceleri,

Åžu semtte, bir noktaya nur iner, keÅŸfederim.
O mübareÄŸin kabri, ordadır zannederim.)

Geldiler ÅŸu andaki türbenin mahalline.
Bir müddet murakabe eyleyerek Rabbine,

Bir noktayı gösterip, dedi: (Kazın bu yeri.
Görürsünüz altında yazılı bir mermeri.)

İşaret ettiÄŸi yer, kazıldı derhal o gün.
Bulundu nurlu kabri, Mihmandar-ı Resulün.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
19.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı