Bedir günü, küffârın sancaktarıyken Umeyr,
Esir edildiÄŸinde, çok üzüldü kâfirler.
Ebu Cehil, KureyÅŸ'e vermek için cesaret,
Åžiirler söylüyor ve ediyordu çok gayret.
(İşte bu günler için doÄŸurdu beni anam!)
Diyerek, gençler gibi ederdi cenge devam.
Hem Ubeyde bin Sabit kâfiri de o ara,
Durmadan saldırırdı, o gün Müslümanlara.
Atının üzerinde, meydanda dönüyordu.
(Ben büyük karınlıyım!) diye öÄŸünüyordu.
Bu, Zübeyr bin Avvam’la karşılaÅŸtı bir ara.
BaÅŸtan ayaÄŸa kadar, bürünmüÅŸtü zırhlara.
Gözlerinden baÅŸka da görünmezdi bir yeri.
Gördü ani olarak o hazret-i Zübeyr’i.
Fakat kâfir, heybetli, hem de kuvvetliydi pek.
O gün meydan okurdu, at üstünde dönerek.
Aldı hazret-i Zübeyr mızrağını eline.
NiÅŸan alıp sapladı, kâfirin tam gözüne.
Sonra gidip, güçlükle çıkardı mızrağını.
Gönderdi Cehenneme o habisin canını.
O kadar kahramanlık gösterdi ki, sonunda,
Yara almadık yeri kalmadı vücudunda.
Uhud harbinde dahi, hazret-i Talha, Zübeyr,
Allah aslanı Ali ve Mus'ab ibni Umeyr,
Geçilmez birer kale olmuÅŸlardı her biri.
İslam’ı yüceltmekti yegane gayeleri
Peygamber-i ziÅŸân da, çarpışıyordu bizzat.
Hücum üstüne hücum yapıyordu her saat.
Ve hatta Resulullah, safların en önünde,
DüÅŸmanla, tek başına çarpışırdı o günde.
Küffârın tek gayesi vardı ki Uhud günü,
O da, öldürmek idi Allah'ın Resulünü.
Onu korumak için, Eshab da o aralık,
GörülmemiÅŸ ÅŸekilde yaptılar fedakârlık.
Halka teÅŸkil ettiler Resulün etrafında.
Karşılık verirlerdi her hücuma anında.
Ona gelen ok, kılıç ve mızraklara, her an,
Bizzat vücutlarıyla oldular birer kalkan.
Ona gelmesin diye en ufacık bir zarar,
Hep Onun etrafında oldular etten duvar.
ÇoÄŸu, Onun önünde, ok ve kılıç yiyerek,
Tek tek ÅŸehid düÅŸtüler, takatları biterek.
Zübeyr bin Avvam idi onlardan birisi de.
Allah için ölmekti onun tek gayesi de.
Uhud günü, öyle çok yaptı ki kahramanlık,
Kalmadı vücudunda bir yer, yara almadık.
Mücahidler, onun bu gayretini görünce,
Her biri, birer aslan kesildiler hemence.
|