Müminleri cami'e, namaza davet için,
Belirli bir usul ve iÅŸaret yoktu ilkin.
(Essalatü Cami'a!) yalnız deniliyordu.
Bunu duyan müminler, namaza geliyordu.
Peygamber efendimiz, eshabıyla bu kere,
Bu hususu görüÅŸüp, eyledi istiÅŸare.
Kimisi (Çan çalalım) dedi ise de, fakat,
Kabul buyurmadılar bunu Fahr-i kâinat.
Buyurdu: (Hıristiyan âdetidir bu yalnız.
Hiç münasip deÄŸildir onlar gibi yapmamız.)
Kimi (Boru çalalım) diye teklif ettiler.
Buyurdu ki: (Onu da, çalıyor yahudiler.)
Kimi (Ateş yakma)yı Resule teklif etti.
Buyurdu ki: (AteÅŸ de, mecusiler âdeti.)
Bir kaçına, rüyada öÄŸretildi bu ezan.
Arz ettiler, beÄŸenip kabul etti o zaman.
Bilal-i HabeÅŸi’yi çağırıp huzuruna,
Ezan okumasını, vazife verdi ona.
Var idi ki çok gür ve pek tesirli bir sesi,
Ezana başlayınca, ağlatırdı herkesi.
Resulullah mescitte, eÅŸine rastlanmayan,
Sohbet buyururlardı eshaba çoÄŸu zaman.
Rabbinin bahÅŸettiÄŸi feyz-ü bereketleri,
Eshabının kalbine akıtırdı ekseri.
Bu sohbet ÅŸerefine nail olunca onlar,
Yüksek derecelere, bir anda kavuÅŸtular.
Sohbet bereketiyle, cümle eshab-ı güzin,
Canlarını verdiler, Resul-i ziÅŸân için.
Öyle çok sevdiler ki hem de birbirlerini,
Canından fazla sevdi birisi diğerini.
Öyle olmuÅŸlardı ki onlar bu muhabbette,
Methetti Hak teâlâ onları çok âyette.
Resulün huzurunda, dikkat ederlerdi hep.
Hiç hareket etmeden, dururlardı pür edep.
KuÅŸlar, aÄŸaç zannedip, konardı üstlerine.
Onlarda kımıldama olmazdı asla yine.
Peygamberlerden sonra, böylece hepsi onlar,
Mahlukatın efdali, en üstünü oldular.
Hepsinin derecesi, oldu yüksek ve a’la.
Meth-ü sena eyledi onları Hak teâlâ.
Mealen buyurdu ki: (İlk iman edenlerden,
Muhacir ve Ensarın önce gelenlerinden,
Ve bu yoldakilerden razıdır cenâb-ı Hak.
Onlar dahi Allah'tan razıdırlar muhakkak.
Cennetler hazırladı Allah bu kimselere.
Yarın huzur içinde, girerler bu yerlere.
Bu Cennetler altından, nehirler akmaktadır.
Bunlar, o Cennetlerde sonsuz kalacaklardır.)
|