Ammar bin Yasir der ki: Bir gün iman etmeden,
Allah'ın Resulüne gitmek geldi içimden.
O gün, Resulullahı bir göreyim diyordum.
Huzurunda Müslüman olmayı istiyordum.
GittiÄŸimde Süheyb’e rastladım oralarda.
Beni görüp sordu ki: (Ne yaparsın burada?)
Gayemi söyleyince, o dedi ki: (Vallahi,
Aynen bu maksat ile gelmiÅŸ idim ben dahi.)
İkimiz beraberce girdik huzurlarına.
İman edip, katıldık müminlerin safına.
MüÅŸrikler haber aldı Ammar iman edince.
Çok ağır iÅŸkenceler yaptılar ona nice.
Derlerdi ki: (Allah'ı inkâr et, dön dininden.
Yalnız Lat ve Uzza'ya tap, kurtul elimizden.)
O da, her defasında onları ederdi red.
Derdi ki: (Rabbim Allah, peygamberim Muhammed.)
MüÅŸrikler, bu cevaba sinirlenerek yine,
Ağır taÅŸ koyarlardı göÄŸsünün üzerine.
Bazen kuyu içine, insafsızca atarak,
Öldürmek isterlerdi onu suda boÄŸarak.
Bir gün Resulullahın gelerek huzuruna,
(Takatımız kalmadı) diye arz etti Ona.
Resulullah üzülüp, buyurdu: (Sabrediniz!)
Sonra iki elini açıp Peygamberimiz,
Buyurdu ki: (Ya Rabbi, Ammar ailesinden,
Cehennem azabını tattırma birine sen.)
Validesi Sümeyye, sonra babası Yaser,
Ve kardeÅŸi Abdullah hepsi iman ettiler.
MüÅŸrikler nasıl cefa yaparlarsa Ammar’a,
Daha ziyadesini yaparlardı bunlara.
Bunlara da (İslam’ı inkâr edin!) derlerdi.
Onlar, her defasında bunu reddederlerdi.
Derlerdi: (Derimizi yüzseniz de bizim siz,
Yine de bu hususta dinlemeyiz sizi biz.
Ve hatta dilim dilim bizi doğrasanız da,
Yine göremezsiniz bizi siz aranızda.)
Yine bir gün kâfirler, Yaser ailesine,
Dayanılmaz cefalar edip o gün hepsine,
Hazret-i Yaser ile oÄŸlu Abdullah’ı hem,
Okla ÅŸehid ederek verdiler büyük elem.
Ebu Cehil alçağı, Sümeyye Hatunun da,
İple ayaklarını bağlayıp en sonunda,
İplerin uçlarını, iki ayrı deveye,
BaÄŸlatıp, sürdü sonra, ters istikametlere.
Bu korkunç iÅŸkenceyle, vücudu parçalanan,
Sümeyye hazretleri, ilk ÅŸehid oldu o an.
Bunu, Resulullah ve eshabı öÄŸrenince,
Daha sıklaştırdılar saflarını iyice.
|