Ana Sayfa >  Eshâb-ı Kirâm > Münafıkların iftirası
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Münafıkların iftirası

Aişe-i Sıddıka hazretleri der ki:
Resulullah, bir harbe gitse idi eÄŸer ki,

Hanımları içinden, kur’a çekip her sefer,
Kime çıksa, onu da götürürdü beraber.

Müreysa cenginde de, kur’a bana çıktı hem.
Bu yüzden beni aldı yanına Fahr-i âlem.

Bana bir çadır yapıp, deveye bindirdiler.
Allah'ın yardımıyle, galip geldi müminler.

Ordumuz toparlanıp, dönüyorduk geriye.
Beni de, çadır ile bindirdiler deveye.

Bir müddet yol gidince, mola verdik bir zaman.
Ben, bir ihtiyaç için uzaklaÅŸtım oradan.

Biraz sonra, dönünce ayrıldığım o yere,
Baktım, İslam askeri devam etmiş sefere.

Beni çadırda sanıp, deveye yükletmiÅŸler.
Vaziyetten habersiz, yola devam etmiÅŸler.

DüÅŸündüm ki: Fark edip, ararlar beni hemen.
Bu yüzden baÅŸka yere ayrılmadım o yerden.

Lakin beni arayan olmadı o arada.
Ben böyle düÅŸünürken, uyumuÅŸum orada.

Safvan adlı bir kişi vardı ki sahabeden,
Resulün emri ile gelirdi hep geriden.

Biri kalır, veyahut düÅŸerse bir ÅŸey yere,
Alıp ulaştırırdı onları o Servere.

İşte bu Safvan adlı sahabi, gerilerden,
Gelip beni görünce, hayrete düÅŸmüÅŸ birden.

Ve ÅŸöyle bağırmış ki o gayr-i ihtiyari:
(Eyvah, biri uyuyup ordudan kalmış geri!)

Ben bu sesle uyanıp, yüzümü örttüm ondan.
O, deveyi çökertip, (Bin!) dedi tâ uzaktan.

Sonra gelip, devenin yularını tutarak,
Yürüdü ileriye, hiç geri bakmayarak.

Yürüdük uzun zaman, ben devede, o yaya.
Sonra varıp yetiştik biraz sonra orduya.

Lakin yolda gelirken, bir kısım münafıklar,
Bizi görüp, çok iÄŸrenç iftiralar attılar.

Onların sözlerinden, üzülmüÅŸtüm begayet.
Böylece Medine'ye vasıl olduk nihayet.

Ve lakin gelir gelmez, bu üzüntü içinde,
Duydum ki, iftiralar yayılmış halk içinde.

O günlerde bir kadın, bize gelip bir ara,
Dedi: (Senin hakkında yayıldı çok iftira.)

Ve hakkımda söylenen iftira sözlerini,
Söyleyince, o anda titreme aldı beni.

Üzüntü ve kederim ziyade oldu hemen.
Zannettim ki ateÅŸ ve duman çıktı tepemden.

Hemen müsaadesini alarak o Resulün,
Babam Ebu Bekir’in evine geldim o gün.


Resulullah ferahladı

Hazret-i AiÅŸe’den nakledilir ki yine:
Üzerime atılan iftira üzerine,

Derhal müsaadesini alarak o Serverin,
Evine geldim hemen, babam Ebu Bekir'in.

Bu dedikoduları hiç hazmedemiyordum.
Anneme anlatınca, bana dedi: (Ey yavrum!

Bir kadın ki, güzeldir ve zevci onu sever,
Böyle olan kadına, söylerler böyle sözler.)

Ancak hiç bir ÅŸekilde teselli bulmuyordum.
Bana nasıl iftira atarlar ki diyordum.

Acep Resulullah da duydu mu bu sözleri?
Babamın da bunlardan oldu mu ki haberi?

Diye düÅŸünür iken, aÄŸladım o arada.
Kur'an okuyor idi babam öbür odada.

Ağladığımı duyup, sordu gelip annemden.
ÖÄŸrenince, o dahi aÄŸladı kederinden.

Dedi: (Ey kızcağızım, sabredelim biz yine.
Belki vahiy gönderir Rabbimiz Habibine.)

Ancak hiç bir ÅŸekilde olmuyordum teselli.
Zira bu hadiseye üzülmüÅŸtüm bir hayli.

Devamlı ağlamaktan, ağrıdı gece başım.
Tâ ki sabaha kadar hiç dinmedi gözyaşım.)

O esnada evinde, Allah'ın Peygamberi,
Ömer ibnil Hattab’a anlatıp bu ÅŸeyleri,

Buyurdu ki: (Ya Ömer, ne diyorsun buna sen?)
Dedi: (Ya Resulallah, bilirim ki yakinen,

Bunlar, münafıkların uydurduÄŸu yalandır.
Sakın inanmayınız, kâmilen iftiradır.

Zira Cenab-ı Allah, pislik bulaşır diye,
Mübarek bedenine kondurmaz sinek bile.

Seni, bu az pislikten koruyan cenâb-ı Hak,
Ehl-i beytini dahi bundan korur muhakkak.)

Dinledi Resulullah onu bu meselede.
Osman ibni Affan’ı çağırdı bu sefer de.

Halk içinde dolaÅŸan iftira sözlerini,
Söyleyip, sual etti onun dahi fikrini.

O da arz eyledi ki: (Muhakkak ki bu sözler,
Yalan ve iftiradır, vermeyin asla değer.

Allah, senin gölgeni düÅŸürmez ki zemine,
Na mübarek bir kiÅŸi basmasın üzerine.

Korurken Hak teâlâ az bir ÅŸeyden gölgeni,
Daha büyük pislikten korumaz mı zevceni?)

BaÅŸka bir sahabi de, dedi: (Ya Resulallah!
Bunlar, münafıkların uydurmasıdır vallah.

Tamamen iftiradır, itibar etmeyiniz.
Zira biz sahabiler, hep aynı fikirdeyiz.)

Bu sözler, huzur verdi o Serverin kalbine.
Kalkıp, teşrif eyledi Ebu Bekrin evine.


Sil gözünün yaşını

AiÅŸe-i Sıddıka diyor ki: (Münafıklar,
O gün, benim hakkımda atınca iftiralar,

Öyle çok üzüldüm ki, beynime sıçradı kan.
Gece gün, gözyaşıyle aÄŸlıyordum durmadan.

Ensardan bir hatun da, benimle ağlıyordu.
Ansızın Resulullah bize teşrif buyurdu.

Hamd ve senadan sonra, kaldırarak başını,
Buyurdu: (Ya AiÅŸe, sil gözünün yaşını.

Bildirir elbet Allah doÄŸruyu bize yine.
Åžahid olur O bizzat, senin temizliÄŸine.)

Ben, sesini duyunca Allah'ın Resulünün,
AÄŸlamayı bırakıp, ferahladım büsbütün.

Çünkü Resulullahın, kim görseydi yüzünü,
Bir anda unuturdu cümle üzüntüsünü.

Bir cevap vermesini, istedim pederimden.
Dedi: (Ey kızcağızım, ne diyeyim şimdi ben?

Cahiliyye devrinde, biz bir ÅŸey bilmiyorduk.
Yine de böyle sözler asla iÅŸitmiyorduk.

Åžimdi elhamdülillah, temiz oldu kalbimiz.
İslam’ın nuru ile, düzeldi her halimiz.

Åžimdi bu münafıklar, bize böyle söylerler.
Bilmem ki ne diyeyim, ey kızım sen cevap ver.)

Dedim ki: (Haberim yok vallahi hiç bir ÅŸeyden.
Haberdardır Rabbimiz, aÅŸikâr ve gizliden.

Bir insan, (yaptım) derse, yapmadığı bir işi,
İftira etmiş olur kendisine o kişi.

Vallahi söyleyecek baÅŸka sözüm yok benim.
Ancak Yusüf Nebinin dediÄŸini söylerim.

Sabretmek güzel ÅŸeydir demiÅŸti ki o Nebi,
Ben dahi sabrederim Onun yaptığı gibi.)

Yakub diyecek yerde, meğer şaşkınlığımdan,
Ve o üzüntü ile, Yusüf demiÅŸim o an.

Sonra dönüp oturdum arkama dayanarak.
Diyordum ki, Rabbimden vahiy gelir muhakkak.

Åžunu söyleyeyim ki Allah hakkı için ben,
Henüz kalkmamıştı ki Resulullah yerinden,

Görünmeye baÅŸladı vahiy alametleri.
Validemle pederim anladılar bu hali.

Vahiy tamam olunca, kaldırdı örtüsünü.
Ondördüncü (Ay) gibi, parlak gördüm yüzünü.

İnci gibi terleri silerek gül yüzünden,
Buyurdu: (Ya AiÅŸe, müjde var Rabbimizden.

Mazhar oldun ÅŸimdi sen, Rabbimizin methine.
Åžahittir bizzat Allah, senin temizliÄŸine.)

Babam bunu duyunca, sevinerek begayet,
Dedi: (Kızım, haydi kalk, Resule teÅŸekkür et.)

Ben artık sevincimden ağlıyordum durmadan.
Rabbimin ihsanıyla kurtuldum bu beladan.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
31.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı