(En yakın akrabanı, davet eyle hak dine!)
Diye vahiy gelince Allah’ın Habibine,
Toplayıp, tebliğ etti dinini onlara hep.
Lakin itiraz etti, amcası Ebu Leheb.
Hemen ayağa kalkıp, dedi ki haziruna:
(Daha önce davranıp, mani olun siz buna.
Onun dediklerini kabul eder iseniz,
Zillet ve hakarete uğrarsınız hepiniz.)
O Serverin halası, Atike hatun ise,
Dedi: (Böyle konuÅŸmak, yakışır mı hiç bize?
KardeÅŸimin oÄŸlunun bu dini, elbette hak.
Bize layık değildir, onu yalnız bırakmak.
Bugün bütün âlimler diyor ki ittifakla:
KureyÅŸ'ten bir Peygamber gelecektir mutlaka.
Hem de Abdülmuttalip soyundan gelecektir.
O Resul iÅŸte budur, sözü, hak ve gerçektir.)
Bu sözlere mukabil, yine de Ebu Leheb,
Çirkin konuÅŸmasına, devam edip durdu hep.
O zaman Ebu Talip, fena gadaplanarak,
Hemen Ebu Leheb'e, bağırdı ki: (Ey korkak!
Ne için yeÄŸenime edersin muhalefet?
SaÄŸ oldukça, biz onun yardımcısıyız elbet.)
Sonra, Resulullaha döndürerek yüzünü,
Gayet ferahlandırdı Allah’ın Resulünü.
Dedi ki: (Ey yeğenim, insanları hak dine,
Çağıracağın zaman, haber ver bize yine.
Silahlanıp, seninle hep birlikte gelelim.
Seni, düÅŸman ÅŸerrinden muhafaza edelim.)
Sonra Resul-i ekrem, devamla sözlerine,
Dedi: (Davet ederim, sizi İslam dinine.
Ben sizi, dilde kolay, mizanda ağır basan,
Åžu iki kelimeye çağırıyorum ÅŸu an:
La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah
Buna inanırsanız, bulursunuz hep felah.
Benim bu davetimi, hanginiz kabul eder?
Ve hanginiz bu yolda, bana hep yardım eyler?)
Üç defa tekrar etti, Resul bu teklifini.
Kimse cevap olarak, çıkarmadı sesini.
Yalnız her defasında, bir kimse kalkıyordu,
(İnandım, her yardıma ben hazırım!) diyordu.
Hazret-i Ali idi bu ÅŸerefe kavuÅŸan,
Hem henüz çocuk olup, on yaşındaydı o an.
Üçüncüde kalkarak, dedi: (Ya Resulallah!
Senin nübüvvetine, inanıyorum vallah.
Gerçi yaÅŸça bunların en küçüÄŸü isem de,
Sana yardım ederim her zaman ve her yerde.)
Peygamber efendimiz, tuttu onun elinden.
Diğerleri, hayretle dağıldılar evinden.
|