Uhud cengi başında, müÅŸriklerden iki er,
Müminler tarafından, hemen öldürüldüler.
Biri, sancaktar idi, o da öldürülmüÅŸtü.
Sancağı yere düÅŸüp, yerlerde sürünmüÅŸtü.
Osman bin ebi Talha, meydana koÅŸtu hemen.
DüÅŸen sancaklarını, kaldırdı alıp yerden.
O dahi seslenerek, Müslümanlardan yana,
Kendine çok güvenip, er istedi meydana.
Halbuki biraz önce, kendisine güvenen,
İki müÅŸrik, anında öldürülmüÅŸtü hemen.
Zübeyr bin Avvam ile Allah aslanı Ali,
Åžimdi öldürmüÅŸlerdi, maÄŸrur iki kâfiri.
Bu da, gururlanarak yine er isteyince,
Hazret-i Hamza çıktı, karşısına hemence.
Kaldırdı kılıcını, hiç fırsat vermeyerek,
Öyle kılıç çaldı ki, ona (Allaah!) diyerek,
GiydiÄŸi çelik zırhı, tam ikiye bölündü.
Sancak yere düÅŸerken, kâfir de düÅŸüp öldü.
Bu, üçüncü müÅŸrikti anında öldürülen.
Dördüncüsü yürüdü, meydana sonra hemen.
Adı, Ebu Said’di, geldi yaya olarak.
DüÅŸen sancaklarını, o yerden kaldırarak,
Bağırıp maÄŸrur halde Müslümanlardan yana,
O da, çarpışmak için, er istedi meydana.
Baştan ayağa kadar, zırhlarla kaplı idi.
(Benimle çarpışacak, yürekli kim var?) dedi.
Halbuki ondan önce, böyle böbürlenerek,
Üç kiÅŸi can vermiÅŸti, birer kılıç yiyerek.
Peygamber efendimiz Allah’ın aslanına,
Buyurdu ki: (Ya Ali, çık ÅŸunun karşısına!)
Çıktı hazret-i Ali, kaldırdı kılıcını,
Çalıp, böldü ikiye, kağıt gibi zırhını.
MüÅŸrik, cansız olarak, yıkıldı bir tarafa,
Dönüp hazret-i Ali, tekrardan girdi safa.
MüÅŸriklerin sancağı, yine yere düÅŸmüÅŸtü,
Bununla, dördüncüsü böyle öldürülmüÅŸtü.
Kaç kiÅŸi çıktıysa da, o gün er meydanında,
Hepsi de, bir hamlede öldürüldü anında.
Müminler çok sevinip, hamd ve ÅŸükrediyordu,
Ve tekbir sedaları, göÄŸe yükseliyordu.
Bu durum, gerideki, o müÅŸrikleri ise,
DüÅŸürürdü büyük bir üzüntü ve yeise.
Hatta kadınlar bile, hayıflanıyorlardı,
(Size yazıklar olsun, yuh olsun!) diyorlardı.
Görünce erkeklerin, peÅŸpeÅŸe öldüÄŸünü,
Hakaretler ettiler, onlara Uhud günü.
(Haydi, ne durursunuz, hücum edin!) diyerek,
Tahrik ediyorlardı, onlara şevk vererek.
|