Hak teâlâ Âdem’e, her eÅŸyanın adını,
ÖÄŸretti birer birer, hem de sıfatlarını.
Ayrıca, her sanatı bildirdi ona yine.
Ve bütün ilimleri, ilham etti kalbine.
Sonra da evladının, kıyamet gününe dek,
Lisanlarını dahi öÄŸretti ona tek tek.
Ona, bu ilimleri verince Hak teâlâ,
Böylece meleklerden, oldu üstün ve âlâ.
Buyurdu: (Ey melekler, sadıksanız siz eğer,
Eşyanın adlarını, veriniz bana haber.)
İtiraf eylediler melekler aczlerini.
Dediler ki: (Ya Rabbi, tenzih ederiz seni.
Bize ne öÄŸrettinse, ancak onu biliriz.
Senin bildirdiÄŸinden, baÅŸka yok bir bilgimiz.)
Hazret-i Âdem'e de buyurdu ki bu kere:
(Eşyanın adlarını, haber ver meleklere.)
Âdem Peygamber dahi, bu emre ittibaen,
Onları, meleklere beyan etti tamamen.
Onlar, Âdem Nebi’den öÄŸrenince bunları,
Daha da fazlalaştı, ona hayranlıkları.
Hepsi ÅŸahit oldular ilminin kemaline.
Ve çok gıpta ettiler onun her bir haline.
Vakta ki kırk yaşına geldi Âdem Peygamber,
Onu, Cennet içine ilettiler melekler.
Büyük bir taht yaptılar ona Allah emriyle.
Ve onu süslediler, Cennet ziynetleriyle.
Giydirdiler üstüne, bir Cennet libasını.
Ve koydular başına, bir keramet tacını.
Tebessüm etse idi Âdem Nebi bir kere,
DiÅŸlerinden çıkan nur, aks ederdi her yere.
Başını, ne tarafa döndürüp baksa idi,
Nur-u Nebi, alnında parlardı GüneÅŸ gibi.
Emretti Hak teâlâ, sonra meleklerine:
(Alın onun tahtını omuzlar üzerine.
Dolaştırın, gezdirin Cennetin her yerini.
Sonra Arş'ın yanında indirin kendisini.)
Bu emir üzerine, aldı onu melekler.
Göklerin her yerini gezdirip getirdiler.
Alnında, güneÅŸ gibi parıldayan Nurunu,
Bilirdi melekler de, Habib'in olduÄŸunu.
Bu sebepten, ne vakit baksalardı yüzüne,
Salevat okurlardı, Habibullah üstüne.
Âdem aleyhisselam, Cennetlere girince,
Kürsiler konmuÅŸ gördü, Nebiler adedince.
Onların hangisinde biraz otursa idi,
O peygamberin nuru, alnında parlar idi.
Habibullahınkine, son kez oturduğunda,
Kayboldu öbür nurlar, o kürsi’nin nurunda.
Nasıl güneÅŸ çıkınca, kaybolursa yıldızlar,
Onun ışığında da, kayboldu diğer nurlar.
Âdem Nebi görünce, bu açık kerameti,
Daha çok fazlalaÅŸtı, Resule muhabbeti.
Melekler de bu hale, eylediler çok hayret.
MeÅŸale getirdiler, nurdan yetmiÅŸbin adet.
Başının üzerinde tuttular tazim ile.
Aydınlandı yer ve gök, onların zıyasiyle.
|