Âdem aleyhisselam, yasak olan meyveden,
Unutarak yiyince, çıkarıldı Cennetten.
Ve lakin çıkıyorken, sordu ki Cebrail'e:
(Nereye götürürsün ey Cibril beni böyle?)
Cebrail, cevabında ÅŸöyle dedi ona hem:
(Halk olunduÄŸun yere gidiyorsun ya Âdem!)
Buyurdu: (Ey Cebrail, gidiyorum ben, ancak,
Bana, o tenha yerde, kim arkadaÅŸ olacak?)
Dedi: (Burdan çıkmana, kim oldu ise sebep,
O arkadaÅŸ olacak yeryüzünde sana hep.)
Öyle çok aÄŸladı ki Âdem Nebi o zaman,
Taşlar bile yarıldı, onun ağlamasından.
Buyurdu: (Ey Cebrail, az müsaade eyle de,
Elveda eyliyeyim, cümle meleklere de.)
Sonra geri dönerek, söyledi ÅŸu sözleri:
(Esselamü aleyküm, ey Rabbin melekleri!
Dünyaya gidiyorum aranızdan ben artık.
Sizden ayrılıyorum, Allah’a ısmarladık.
Lakin bir istirhamım olacak sizden benim.
Gitmeden, hepinize onu beyan edeyim.
Bu zellemden ötürü, demeyin “Yaptı kasten”.
“Unuttu” deyin, zira, unuttum hakikaten.)
İndirdi Cibril onu, Serendib denen dağa.
Yoktu Arz'da o zaman, yüksek daÄŸ, ondan daha.
Cidde’ye indirdiler, Havva validemizi.
Basra veya Mısır’a indirdiler İblis'i.
Âdem safiyyullahı, Cebrail, yeryüzüne,
Bırakıp, hemen sonra, semaya döndü yine.
Lakin onu bırakıp, ayrılacaktı ki tam,
AÄŸlamaya baÅŸladı Âdem aleyhisselam.
Buyurdu: (Ey Cebrail, sen gidiyorsun, ama,
Burda ben, tek başıma ne yaparım bâdema?
Bu mihnet diyarında, beni koyup gidersin.
Tekrar benim yanıma, ne gün avdet edersin?)
Cebrail, (Biz meleÄŸiz, çıkmayız Hak emrinden.)
Diyerek gaib oldu bir anda göz önünden.
O an Âdem Nebi'nin, fazlalaÅŸtı mihneti.
Ve lakin diyordu ki: (Vardır bunun hikmeti.)
Yerde yalnız kalınca Âdem aleyhisselam,
Gece gün aÄŸlamaya, üçyüz yıl etti devam.
Dereler hasıl oldu, gözlerinin yaşından.
Bakmadı gökyüzüne, bir daha utancından.
Akan göz yaÅŸlarını, kuÅŸlar gelip içerdi.
(Bundan daha lezzetli su görmedik) derlerdi.
Emretti Hak teâlâ, kurda, kuÅŸa ve hatta,
Yeryüzünde yaÅŸayan, bilcümle mahlukata:
(Âdem'in hatırını sormak için, hepiniz,
Giderek, kendisini teselli eyleyiniz.)
Geldiler grup grup, hemen cümle hayvanlar.
Onun gözü önünde toplanıp saf tuttular.
Lakin o, başı önde devamlı aÄŸlıyordu.
Ağlamaktan, başını kaldırıp bakmıyordu.
Bu babta, İbni Abbas, rivayet eder ki hem;
(Hazret-i Havva ile, beyi Hazret-i Âdem,
Üçyüz sene, devamlı, aÄŸlayıp inlediler.
Kırk sene müddet ile, yemeyip içmediler.) |