Hûd aleyhisselamın tebliÄŸine, Âdlılar,
İnanmayıp, hem onu istihzaya aldılar.
Dediler: (Peygambersen eÄŸer ki kavmimize,
Rabbine dua et de, bir ceza versin bize.
Söyleyip duruyorsun, azap olacağını.
Rabbine dua et de, göndersin azabını.)
Hûd peygamber, onlara buyurdu ki: (Ey kavmim!
Size azap hak oldu, gönderir onu Rabbim.
Şimdi durup bekleyin, azabın gelmesini.
Ben dahi bekliyorum, sizinle inmesini.)
Hûd peygamber, kavmine, böylece uzun zaman,
Nasihat ettiyse de, inanmadı çok insan.
İman edenleri de, kâfirlerden korkarak,
Söyliyemiyorlardı, aÅŸikâre olarak.
Kavminin ekserisi, iman etmiyorlardı.
Üstelik alay edip, hem ÅŸöyle diyorlardı:
(Ey Hûd, hani bizlere vaad ettiÄŸin o azap?
Ne oldu, getir artık onu bize der-akab.)
O da buyururdu ki: (O azap elbet gelir.
Ama onun vaktini, sadece Rabbim bilir.
Ben size, Rabbimizin elçisiyim diyorum.
Bana ne vahyettiyse, onu bildiriyorum.
Siz iman etmezseniz, o azap gelecektir.
Resulün vazifesi, ancak haber vermektir.)
Devamlı acıyarak ve yalvarırcasına,
Nasihat ediyordu, böylece Âd halkına.
Durmadan, usanmadan, hep tebliÄŸ ediyordu.
(Gelin, inat etmeyin, iman edin!) diyordu.
Soy ve neseb olarak, o da aynı kavimden,
Olunca, anlıyordu onların her halinden.
Bilip ne hususlarda hassas olduklarını,
Ona göre yapardı, her gün nasihatını.
Ama azıtmaları, olduğundan pek fazla,
Hiç tesir etmiyordu onlara birÅŸey asla.
Öyle dalmışlardı ki, küfür ve ÅŸirke hepten,
Uyandırmak çok güçtü onları bu gafletten.
Düne kadar, akıllı, zeki ve doÄŸru sözlü,
Ve emin bildikleri bu mübarek Resulü,
Bugün, akılsızlıkla, itham ediyorlardı.
Ve ona inanmıyor, yalancı diyorlardı.
Ona tabi olarak, Allah'a iman etmek,
Bu nasipsiz kavime, güç geliyor idi pek.
Derlerdi ki: (Biz sana, asla inanmıyoruz.
Ve şu putlarımıza, ibadet ediyoruz.)
İman etmek isteyen, olsa da ona eğer,
Mani oluyorlardı, onlara da bu sefer.
Onun ile görüÅŸmek isteyen kimseleri,
Åžiddet ve zorbalıkla, gönderirlerdi geri.
Hûd nebi, senelerce, bu güç ÅŸartlara raÄŸmen,
Hakka davet ederdi, halkı mütemadiyen.
Onlar da, halka zulüm ve kötü iÅŸlerine,
Devam ediyorlardı küfür ve ÅŸirklerine.
Garib ve güçsüzlere, zulmederler ve hatta,
Bunda yarışırlardı o kâfirler adeta.
|