Ä°brahim Halilullah, Filistin'den Mekke'ye,
TeÅŸrif etti, hazret-i Ä°smail’i görmeye.
O ise, o sırada zemzemin yakınında,
Okunu düzeltirdi bir aÄŸacın altında.
Görünce babasının uzaktan geldiÄŸini,
KoÅŸarak, hürmet ile öptü iki elini.
Ä°brahim Halilullah, dedi: (Ey Ä°smailim!
Åžerefli bir vazife emretti bana Rabbim.)
O dahi cevabında dedi ki pederine:
(Sana ne emrettiyse, onu getir yerine.)
Buyurdu ki: (Ey oÄŸlum, yaparken bu iÅŸi ben,
Sen dahi bana yardım edeceksin bedenen.)
Dedi ki: (Babacığım, ederim elbetteki.
Åžereftir benim için, siz emredin yeter ki.)
Halilullah, oÄŸluna (Peki, dinle!) diyerek,
Ve ona, bir tepeyi iÅŸaret eyliyerek,
Buyurdu ki: (Ey oÄŸlum, ÅŸu tepede, iÅŸte bak!
Bana, bir ev yapmamı emretti cenâb-ı Hak.)
Ve hemen baba-oğul, sığınıp Yaradan'a,
Kâbe’nin temelini çıkardılar meydana.
Taşı, oğlu İsmail bulup getiriyordu.
O da, o taÅŸlar ile duvarı örüyordu.
Lakin çok yükselince, güçleÅŸti duvar örmek.
Zira taşı, yükseÄŸe, zor oldu yerleÅŸtirmek.
Ä°smail, büyük bir taÅŸ getirdi pederine.
O, kullandı o taşı bir iskele yerine.
Şimdi o taş, makam-ı İbrahim diye, her an,
Ziyaret ediliyor hacılar tarafından.
Binanın yapılması erince nihayete,
Ä°kisi de el açıp, dua etti Kâbe’de:
(Sen bu hizmetimizi kabul et ey Rabbimiz!
Elbet sence malumdur niyetimiz, kalbimiz.)
Halilullah ve oÄŸlu ve bilcümle müminler,
Cibril'in tarifiyle, birlikte hac ettiler.
Kâbe’nin bakımını, oÄŸlu Ä°smail'ine,
Bırakıp, kendi döndü tekrardan Filistin'e.
Hazret-i Ä°smail'i, sonra Rabbil âlemin,
Cürhüm kabilesine Peygamber etti tayin.
BaÅŸka bir din ve kitap verilmedi kendine.
Çağırdı insanları, babasının dinine.
Kavmini, elli sene hak yola etti davet.
Pek az kimse imanla ÅŸereflendi nihayet.
Cürhümi reisinin vardı ki kızı Hâle,
Ä°kinci kez olarak, evlendi onun ile.
Resulullahın nuru, bu mübarek kadına,
Geçerek, ondan dahi geçti oÄŸullarına.
O nur, hep müminlerden dolaÅŸarak bu minval,
Hakiki sahibine eylemiÅŸtir intikal.
Hazret-i İsmail'in yaklaşınca vefatı,
Davet etti yanına, biraderi Ä°shak’ı.
Kızını, nikâhlayıp kardeÅŸinin oÄŸluna,
ÇeÅŸitli vasiyetler eyledi sonra ona.
Yüzotuzüç yaşında, Kâbe’de etti vefat.
Kabri, Hatim denilen yerdedir ÅŸimdi bizzat.
|
