Yakub Nebi, öÄŸütler verip onbir oÄŸluna,
Yolcu etti onları, sonra Mısır yoluna.
Nazar deÄŸmesin diye, dedi ki: (Gidince siz,
Mısıra, tek kapıdan, birlikte girmeyiniz.)
Onlar, bu nasihate uyarak, birer birer,
Hep ayrı kapılardan gidip şehre girdiler.
Gelip Yusuf Nebi’ye dediler ki: (Ey Aziz!
Getirdik, iÅŸte budur küçük biraderimiz.
Hem yaşlı babamızın size selamları var.
Size, gıyabınızda ediyor çok dualar.)
Yusuf aleyhisselam, öncekine nisbetle,
Karşıladı onları daha büyük izzetle.
Bir yemek ziyafeti tertib etti onlara.
İkişerli olarak oturttu sofralara.
Onbir kiÅŸi idiler kardeÅŸleri ve lakin,
İkiÅŸer oturunca, yalnız kaldı Bünyamin.
Biraderi Yusuf’u hatırlayıp o birden,
O ara, için için aÄŸladı kederinden.
DüÅŸündü, saÄŸ olsaydı kardeÅŸim Yusuf eÄŸer,
Beni de, onun ile oturturdu beraber.
Yusuf Nebi görünce onu böyle neÅŸesiz,
Dedi ki: (Yalnız kaldı bakın bu kardeşiniz.)
Dediler: (Vardı onun, bir biraderi başka.
İsmi de Yusuf olup, ölmüÅŸtü küçük yaÅŸta.)
Yusuf aleyhisselam zor tuttu kendisini.
Yine açıklamadı onlara künyesini.
(Öyle ise arkadaÅŸ olayım ben de ona.)
Deyip, hemen oturttu onu kendi yanına.
Bünyamin yemek yerken hazret-i Yusuf ile,
Sık sık onun yüzüne bakardı göz ucuyle.
Yusuf aleyhisselam fark edip bunu hemen,
Sordu: (Niçin yüzüme bakıyorsun böyle sen?)
Dedi ki: (Vefat eden Yusuf adlı kardeşim,
Aynen size benzerdi, bakardım onun için.)
Nihayet yatma vakti gelmiÅŸti o arada.
Yine iki kiÅŸiye verilmiÅŸti bir oda.
Hepsi, odalarına çekilip yattı, lakin,
Yine aynı sebepten, yalnız kaldı Bünyamin.
Tekrar hatırlayarak Yusuf’un yokluÄŸunu,
Kederinden ağlayıp, yad etti yine onu.
DüÅŸündü, ÅŸimdi Yusuf saÄŸ olsaydı burada,
Ben dahi kalır idim onunla bir odada.
Yusuf Nebi görünce onu böyle mükedder,
Dedi: (Sen de benimle kalır mısın beraber?)
Diğer kardeşlerinden ayrılmış olduğuna,
Üzülerek, mecburen peki dedi o buna.
Çünkü Yusuf Nebi'nin, kardeÅŸi olduÄŸunu,
Henüz anlamamıştı, bundandı mahzunluÄŸu.
Lakin Hazret-i Yusuf, bu hali anlayarak,
Aldı onu yanına, tek ve yalnız olarak.
Teselli etmek için onun mahzun kalbini,
Hususi odasında yatırdı Bünyamin'i.
Åžimdilik hakikatten habersizdi Bünyamin.
Biraz sonra, her ÅŸeyi öÄŸrenecekti lakin.
|