Vakta ki o kafile, bir miktar yol gittiler.
Arkadan bir memurun sesini iÅŸittiler.
Derdi ki: (Ey kafile, siz elbet hırsızsınız!
Zira melikimizin tasını çalmışsınız.)
Ne kadar (Biz almadık) dedilerse de onlar,
Yine bu sözlerine inanmadı memurlar.
Dediler: (Sözünüze asla inanmıyoruz.
Åžimdi yüklerinizi aramak istiyoruz.
EÄŸer ki o altın tas, çıkarsa birinizde,
Ona nasıl bir ceza verilir dininizde?)
Dediler: (Hangimizin yükünde çıkarsa tas,
Size esir olmaktır cezası onun esas.
Yani tas, hangimizin yükünde çıkar ise,
Onu alıkoyun ki, köle olur o size.)
Onlar, kendilerine iyice güvenerek,
Böyle söylemiÅŸlerdi durumu bilmeyerek.
Yusuf aleyhisselam, emredip memurlara,
Önce diÄŸerlerinden baÅŸladı aramaya.
DiÄŸer kardeÅŸlerinin kalbine, herhangi bir,
Åžüphe gelmesin diye, almıştı böyle tedbir.
Ve arama sırası gelince Bünyamin’e,
Buyurdu ki: (Boş yere bakmayın onunkine.
Zira melikimizin o kıymetli tasını,
Hiç tahmin etmiyorum onun alacağını.)
Ve lakin kardeşleri ettiler bunda ısrar.
Dediler ki: (Onun da yükünü arasınlar.
Yükü, bizimki gibi aransın ki onun da,
Kalbinizde bir ÅŸüphe kalmasın en sonunda.)
Onların ısrarıyla onu da aradılar.
Ve tası, Bünyamin'in yüklerinde buldular.
Onlar bunu görünce, mahcubiyetlerinden,
BaÅŸlarını önüne eÄŸdiler hepsi birden.
Zira ummuyorlardı ondan böyle hareket.
Dediler: (Rezil ettin bizi sen en nihayet.
Böyle ne iÅŸler açtın sen bizim başımıza.
Ne yüzle gideceÄŸiz, biz ÅŸimdi babamıza.)
Bunda, Yusuf Nebi'nin maksadı tekti yani.
O da, alıkoymaktı yanında Bünyamin’i.
Böyle bir neticeye varmak da, ancak o gün,
Babasının dininde olurdu yine mümkün.
Zira Mısır'lıların dinleri, hiç o vakit,
Böyle bir ÅŸey yapmaya deÄŸil idi müsait.
Bu tedbir ve çareyi, Yusuf Peygamberine,
Hak teâlâ, vahiyle öÄŸretti elbet yine.
Nitekim Hak teâlâ buyurdu ki mealen:
(Yusuf'a bu tedbiri biz öÄŸrettik tamamen.)
Yine buyuruyor ki: (DilediÄŸimizi biz,
Nice derecelere, ilimle yükseltiriz.)
Yine bir âyetinde ÅŸöyle buyurmaktadır:
(Her âlimin üstünde, daha çok bilen vardır.)
Zira Yusuf Nebi'nin kardeÅŸleri hep birer,
Gerçekten fazilet ve ilim sahibiydiler.
Ama Yusuf Nebi’nin, onların her bakımdan,
Üstünde olduÄŸunu eyledi öyle beyan.
|