Åžuayb aleyhisselam, halka, tatlı ve güzel,
Bir lisanla nasihat ediyordu mükemmel.
Resulullah, onun bu güzel konuÅŸmasından,
(Hatib-ül enbiyadır) diye bahsetti ondan.
Çok ibadet ediyor, çok namaz kılıyordu.
Ve Allah korkusundan pek fazla ağlıyordu.
TebliÄŸ vazifesini tamam yapamamaktan,
Korkarak, görmez oldu gözleri aÄŸlamaktan.
Eyke ahalisi de, helak olunduÄŸunda,
Ayrılarak, Medyen’de mekan tuttu sonunda.
Evlendi ve iki de, kızı oldu nihayet.
Kendisi de yaÅŸlanıp, kuvvetten düÅŸtü gayet.
Kızlarından birini, verdi Musa Nebi’ye.
GençleÅŸip, gözleri de baÅŸladı tam görmeye.
Daha sonra Mekke’de, bir miktar sürdü hayat.
Birkaç sene sonra da, bu yerde etti vefat.
Zemzem kuyusu ile makam-ı İbrahim’in,
Arasında bulunan mahalde oldu defin.
Nasıl ki her Peygamber mucize gösterdiyse,
Åžuayb Peygamberden de görüldü çok mucize.
Mesela Medyen’liler, bir gün ona geldiler.
(Siyah kuzularımız, beyaz olsun) dediler.
Åžuayb aleyhisselam (Peki) dedi ve hemen,
Bu işin olmasını talep etti Rabbinden.
Ne zaman ki o bunu, Rabbine eyledi arz,
Bütün siyah kuzular, bir anda oldu beyaz.
Yine bir defasında, gelerek kendisine,
Dediler: (Peygambersen mucize göster bize.)
Buyurdu ki: (Nasıl bir mucize istersiniz?)
Dediler ki: (DaÄŸlardan ibarettir yerimiz.
Dua et de, şu dağlar aradan kalksın artık.
Her taraf, baÅŸtan baÅŸa olsun dümdüz ovalık.)
Åžuayb Nebi, bunu da arz edince Rabbine,
Buyurdu: (Koy elini daÄŸların üzerine.)
Åžuayb aleyhisselam, bu emrin gereÄŸini,
Yaparak, o daÄŸlara deÄŸdirince elini,
Kudret-i ilahiyle o tepeler ve daÄŸlar,
Giderek, yerlerine geldi dümdüz ovalar.
Bir gün de, kavmi gelip dediler ki: (Biz artık,
Senin asıl gayeni gayet iyi anladık.
Bizim koyunumuz çok, halbuki yoktur senin.
Sen bizim koyunlara sahip olmak istersin.
Peygamberlik yoluyla hakimiyet kurarak,
Bizim mallarımıza istersin sahip olmak.)
Üzüldü Åžuayb Nebi bunları iÅŸitince.
Bu hususta Allah’a dua etti hemence.
O zaman buyurdu ki Åžuayb’a cenâb-ı Hak:
(İşaret et taşlara, ne olacak sonra bak.)
Bu emrin gereğini yapınca bu Peygamber,
Bir anda (koyun) oldu o taÅŸlar birer birer.
Yine bir gün taÅŸlara nazar etti bir kere.
(Bakır)a tebdil oldu o taşlar birden bire.
İsteseydi bir daÄŸdan geçmeyi Åžuayb Nebi,
Alçalırdı önünde, daÄŸ sanki deve gibi.
O, kolayca yürüyüp geçince, o daÄŸ yine,
Yükselerek gelirdi tekrar eski haline.
Åžuayb aleyhisselam hürmetine ya Rabbi!
Sevgili Habibine bizleri eyle tâbi.
|