Musa Nebi, alarak biraderi Harun’u,
Gelip iman etmeye çağırdı Firavun’u.
Fir’avn, Musa Nebi’ye sual etti: (Sen kimsin?)
Dedi: (Peygamberiyim alemlerin Rabbinin.)
Hayretle karşıladı böyle söylemesini.
Tek ilah biliyordu zira o kendisini.
Dedi: (Geldin bebekken, sen bizim elimize.
Nankörlük deÄŸil midir bu yaptığın iÅŸ bize?)
Buyurdu: (Sen zulüm ve iÅŸkence yapmasaydın,
Erkek çocuklarını öldürüp boÄŸmasaydın,
Büyütürdü ailem elbette beni yine.
Zulmünün sebebiyle düÅŸtüm senin eline.)
Bir cevap veremeyip, bir an sükut eyledi.
(Peki, bu alemlerin sahibi kimdir?) dedi.
Buyurdu: (Kâinatta her ne ki ÅŸimdi vardır,
Hepsinin yaratanı Allahü teâlâdır.)
O böyle söyleyince, sinirlendi Firavun.
Dedi: (Sen, benden gayri ilah mı tanıyorsun?
EÄŸer ki böyle ise, haber vereyim sana.
Muhakkak ki seni ben, hapsederim zindana.)
Buyurdu: (Mucizeyle isbat edersem eÄŸer,
Yine beni zindana atar mısın bu sefer?)
Dedi ki: (Sadık isen Peygamberlik davanda,
Haydi, göster bakalım mucizeni ÅŸu anda.)
Musa Nebi, elinden yere koydu asayı.
Gördü Fir’avn o anda, koca bir ejderhayı.
Dehşete kapılarak, fırladı koltuğundan.
Ve ne yapacağını şaşırdı korkusundan.
Dedi: (Seni peygamber gönderen o ilahın,
Hakkı için tut onu, üstüme saldırmasın.
EÄŸer onun ÅŸerrinden halas edersen beni,
Serbest bırakacağım seni ve kabileni.)
Musa aleyhisselam, dokununca eliyle,
O ejderha, bir anda bir asa oldu yine.
Fir’avn dedi: (Ya Musa, var mı baÅŸka mucizen?
Var ise, onu dahi göster bana ÅŸimdi sen.)
Musa aleyhisselam buyurdu ki: (Evet, var!)
Ve elini, koynuna soktu ve çekti tekrar.
Eli, güneÅŸ misali baÅŸladı nur saçmaya.
Hatta parlaklığından, imkan yoktu bakmaya.
Öyle ki, ışıkları uzaklara giderdi.
Evlerin duvarından içerlere girerdi.
Fir’avnın da ziyadan kamaÅŸmıştı gözleri.
DüÅŸündü bir an için ona iman etmeyi.
Fikrini söyleyince veziri Haman’a da,
Åžiddetle karşı çıkıp, vazgeçirdi o anda.
Dedi ki: (Ey Firavun, Musa’ya inanma sen.
Biz sana tapıyoruz, ilahsın sen de zaten.
Sana yakışır mı ki, böyle ÅŸey konuÅŸasın?
İlahlığı bırakıp, kula tabi olasın?)
Bu sözler karşısında, vazgeçti inanmaktan.
Apaçık mucizeye, sihir dedi o zaman.
Cümle sihirbazlara gönderdi ki bir haber,
Gelip, Musa Nebi'yle müsabaka edeler.
Bu karşılaÅŸma için, birçok meÅŸhur sihirbaz,
Geldi, hünerlerini eylesinler halka arz.
Binlerce seyirciyle dolmuÅŸ idi o meydan.
Zira baÅŸlıyacaktı müsabaka birazdan.
|