PadiÅŸah emretti ki bir gün baÅŸ vezirine:
(Hızır’ı bul ve getir, emrim gelsin yerine!)
Dedi ki: (Onu bulmak çok zordur, kolay deÄŸil.
Bu iÅŸ için siz bana tanıyın kırk gün mehil.)
Fakir bir Müslüman da var idi ki o yerde,
Sultanın bu emrini duymuştu o fakir de.
Ve kendi kendisine düÅŸündü ki, gideyim.
BaÅŸ vezire, Hızır’ı ben bulurum diyeyim.
Lakin kırk gün, sultana ait olsun nafakam.
Hiç olmazsa bu kırk gün, sakin olsun ÅŸu kafam.
Biraz rahat edeyim, sonra da Allah kerim.
Hızır’ı bulamazsam, cezam neyse çekerim.
Gitti bu düÅŸünceyle baÅŸ vezirin yanına.
Dedi ki: (Çıkar beni sultanın huzuruna.)
Çıktı ve arz eyledi sultana bu fikrini.
Sultan buna sevinip, verdi her isteÄŸini.
Otuz dokuzuncu gün, sultan, o Müslümana,
Hatırlattı: (Yarın son, Hızır’ı getir bana!)
Sonra gönderdiyse de ertesi gün iki at,
Lakin bulamamıştı Hızır’ı bu fakir zat.
Güzel bir abdest alıp, iki rekat bir namaz,
Kılarak, Yaradana yalvarıp etti niyaz.
Dedi ki: (Habibinin hürmetine ya Rabbi!
Sultanın zararından sen koru bu garibi.)
Sonra saraya gidip, çıkarıldı huzura.
Dedi ki: (Çok aradım rastlamadım Hızır’a.)
Sultan sinirlenerek, dedi: (Ey baÅŸ vezirim!
Ne dersin, bu adama nasıl ceza vereyim?)
Dedi ki: (Parça parça edelim bedenini.
Her sokağın başına, asalım etlerini.)
O sırada bir çocuk girip aralarına,
Dedi: (Her ÅŸey, sonunda dönecektir aslına.)
İkinci vezirine sorunca bu suali,
Dedi: (Bunu, dibekte dövelim un misali.)
O çocuk, cevabını ÅŸöyle verdi onun da:
(Her ÅŸey, kendi aslına dönecektir sonunda.)
Üçüncü vezire de sorunca bunu sultan,
Dedi ki: (Affetmektir sultanlara yakışan.)
O çocuk, buna dahi ÅŸöyle dedi bu sefer:
(Sonunda her ÅŸey yine, aslına rücu eder.)
Sultan, o Müslümana dönüp ÅŸöyle sordu ki:
(Åžu yanındaki çocuk, senin neyin olur ki?)
Dedi: (Tanımıyorum, haberim yok benim de.
Sizin bir hizmetçiniz sanmıştım geldiÄŸimde.)
Bu sefer o çocuÄŸa sordu sultan: (Ey çocuk!
Sen kimsin, böyle neler diyorsun, söyle çabuk.)
Dedi: (Şu baş vezirin, oğludur bir kasabın.
Onu, kasap başı yap, et kesip parçalasın!
İkinci vezirinse bir aÅŸçının oÄŸludur.
Onu, aÅŸçı başı yap, onun da iÅŸi odur.
Üçüncü vezirinin babasıysa vezirdir.
İşte sen, bu veziri yap kendine baş vezir.
Hızır’la görüÅŸmeyi isterdin zannederim.
Görmek arzu ettiÄŸin o Hızır iÅŸte benim.
Ey sultan, sen bağışla bu garip Müslümanı.
Devam ettir kendine yaptığın o ihsanı.)
Sultan, hayret içinde dinlerken onu, birden,
Kayboldu o arada gözlerinin önünden.
|