Süleyman Peygamberin mektubuna cevaben,
Kıymetli hediyeler gönderdi Belkıs hemen.
Dedi: (Kabul ederse bu ÅŸeyleri o eÄŸer,
Anlarım ki, bir dünya padiÅŸahıymış meÄŸer.
EÄŸer kabul etmezse hediyeleri benim,
Anlarım peygamberdir, ben de iman ederim.)
Gelip hediyeleri arz edince elçiler,
Asla kabul etmeyip, vermedi hiçbir deÄŸer.
Elçiler, bunu gelip söyleyince Belkıs’e,
Dedi: (O, peygamberdir eÄŸer hal böyle ise.)
Ordusunu toplayıp, dedi: (Hazır olunuz!
O büyük Peygamberin yanına gidiyoruz.)
Koydurdu tahtını da, gayet muhkem bir yere.
Sonra teslim eyledi onu nöbetçilere.
Dedi ki: (Gayet iyi bekleyin ki bu tahtı,
Bulamasın hiç kimse bunu çalma fırsatı.)
Allah’ın peygamberi Süleyman Nebi ise,
Onlara bir mucize göstermek gayesiyle,
Belkıs’ın o tahtını getirtmek etti arzu.
İleri gelenlere söyledi bu hususu.
Buyurdu: (Onlar bana gelmeden henüz daha,
Belkıs’ın o tahtını kim getirir buraya?)
İfrit namında bir cin, dedi: (Ben muktedirim.
Sen yerinden kalkmadan, o tahtı getiririm.)
Buyurdu: (Daha çabuk gelmeli o buraya.)
O zaman baÅŸ veziri, Asaf ibni Berhiya,
Dedi: (Ya Nebiyyallah, bana tevdi et bunu.
Göz kırpacak zamanda getiririm ben onu.)
Buyurdu ki: (Ey Asaf, derhal getir o tahtı!)
Asaf, ism-i a’zamı okuyup secde yaptı.
Dua etti orada Allahü teâlâya.
O secdeden kalkmadan, taht gelmiÅŸti oraya.
Belkıs gelip şaşırdı tahtının gelişine.
DüÅŸtü büyük hayret ve ÅŸaÅŸkınlığın içine.
DüÅŸündü ki, kaç aylık mesafeden, bu tahtım,
Bir anda nasıl gelir, almadı bunu aklım.
Ayrıca çok muhkem ve kilitli idi o yer.
Beklerdi kapısında, gece gün devriyeler.
Belkıs henüz gelmeden, Süleyman Peygamber de,
Gayet ziynetli bir köÅŸk yaptırmıştı o yerde.
Ve Belkıs’ı, bu köÅŸkte kabul etmiÅŸti o gün.
Saf billur döÅŸetmiÅŸti avlusuna o köÅŸkün.
Altından sular akar ve balıklar yüzerdi.
Girenler, o avluyu derin su zannederdi.
Belkıs dahi girince avludan içeriye,
Kaldırdı eteğini, suya girecek diye.
Buyurdu ki: (Ey Belkıs, su deÄŸil, gir içeri.
Bu, ÅŸeffaf bir avludur, billurdandır üzeri.)
Belkıs, gördüklerine oldu meftun ve hayran.
Peygamber olduğuna yakini arttı o an.
Gönülden iman etti Allah’ın birliÄŸine.
İslam’la ÅŸereflenip, girdi onun dinine.
Sonra da, nikahına girip bu Peygamberin,
Yüksek derecesiyle ÅŸereflendi Cennetin.
|