Melik, aÄŸaç bir direk diktirerek bir yere,
Sonra Circis Nebi’yi baÄŸlattı bu direÄŸe.
Soyup, demir tarakla tarattı vücudunu.
İşkence olsun diye yaptırmıştı o bunu.
Etini, lime lime etti de demir tarak,
Hiç acı duyurmadı Circis'e cenâb-ı Hak.
Kral, Circis Nebi'nin beklerken ölmesini,
Onu saÄŸlam görmesi, arttırdı öfkesini.
Derhal adamlarına emretti ki o melun:
(Tez gidip, ÅŸimdi bana tuz ile sirke bulun.)
Karıştırdı onların birini diğerine.
Döktü o Peygamberin yaralı bedenine.
Lakin hıfz ediyordu Circis’i Hak teâlâ.
Melik bakıp gördü ki, yaÅŸamakta o hâlâ.
Döktüler de tuz ile sirkeyi vücuduna,
Rabbimiz yine acı duyurmadı hiç ona.
O melik, böyle bir ÅŸey görmemiÅŸti ömründe.
Zira o, sapasaÄŸlam duruyordu önünde.
Şaşırıp, emretti ki derhal adamlarına:
(Büyükçe bir demiri kızdırıp verin bana.)
O kızarmış demiri aldı habis eline.
Koydu o Peygamberin başının üzerine.
Derhal beyni kaynayıp, yüzüne aktı, fakat,
Hak teâlâ Circis’e bahÅŸetti yine hayat.
Zerre kadar bir acı hissetmedi o hatta.
Melik bakıp gördü ki, Circis yine hayatta.
Öfkelendi, kudurdu, dedi: (Kazan getirin.
AteÅŸ yakıp, içinde bolca bakır eritin.)
Fokur fokur kaynarken kazanda o bakırlar,
Circis’i soyundurup, o kazana attılar.
Kapağını kapatıp beklerken ölmesini,
Korudu bundan dahi, Allah bu Nebisini.
Kaynattılar onu hem kazanda bir müddet de.
Açınca gördüler ki, o yine afiyette.
Bunu dahi görünce, hayreti haddi aÅŸtı.
Hiddet ve öfkesinden daha da azgınlaÅŸtı.
(Zindana atın!) diye emretti adamlara.
El ve ayaklarını çiviletti duvara.
Yasladı üstüne de büyük bir taÅŸ sütunu.
Ve lakin Hak teâlâ kurtardı yine onu.
Ona bir melek gelip, dedi ki: (Yılma sakın.
Selamını getirdim sana Hak teâlânın.
Rabbimiz buyurdu ki: Onun eziyyetine,
Sabredip, davet etsin İslam’a onu yine.
Dört defa öldürecek o kâfir onu, fakat,
Ben yine dirilterek, veririm ona hayat.
Ve her diriliÅŸinde, derecesi yükselir.
Sonunda ÅŸehid olup, sürurla bana gelir.)
Sonra çekip kurtardı onu çivilerinden
Ve o mermer sütunu kaldırdı üzerinden.
Çıktı Circis dışarı sıhhat ve afiyetle.
Gitti yine krala, sevinçliydi gayetle.
|