Otuzyedi yaşında idiler ki o Server,
Gaibden (Ya Muhammed!) diye duydu bir sesler.
Otuzsekiz yaşına girdiğinde de yine,
Bu defa bazı nurlar göründü kendisine.
Peygamberlik gelmesi daha yaklaştığında,
Edib (Kus bin Saide), Ukaz panayırında,
Toplanan insanlara bir müjde veriyordu.
O meÅŸhur hutbesinde, o gün ÅŸöyle diyordu:
(Ey insanlar geliniz, alınız ki bir ibret.
YaÅŸayan herkes ölüp, fani olur akıbet.
Gelin kulak verin ki, bize mühim haber var.
Olacak hadiseden, siz de olun haberdar.
Hak teâlâ indinde, bir din var, hak ve gerçek.
Ve Onun Peygamberi var ki, bir gün gelecek.
Hem de çok yakınlaÅŸtı o Resul’ün gelmesi.
Başınızın üstüne düÅŸtü hatta gölgesi.
Ona iman edenler, erer sonsuz rahata.
Vay Ona isyan edip, inkâr eden bedbahta.)
O gün Arabistan’da yoktu huzur ve rahat.
Kaplamıştı her yeri, haksızlık, zulüm, fesat.
Her türlü ahlaksızlık, hüner sayılıyordu.
İçki, kumar ve zina, hiç yadırganmıyordu.
Adem Nebi’den beri, dünyada böylesine,
Bir vahşet ve sapıklık olmamıştı bir sene.
ÇoÄŸu insan, adeta canavar kesilmiÅŸti.
Cemiyet, patlamaya hazır hale gelmişti.
İnsanların huzura kavuÅŸmaları için,
DoÄŸması gerekirdi (Saadet güneÅŸi)nin.
Onun doÄŸması ile, küfür yok olacaktı.
Zulümlerin yerini adalet alacaktı.
Önce sadık rüyalar gösterildi kendine.
Rüyada gördükleri, çıkardı aynen yine.
Bu sadık rüyaları, vahiy’den cüz idi tam.
O Serverin bu hali, altı ay etti devam.
Daha da yaklaşınca asıl vahyin gelmesi,
ÇoÄŸaldı iÅŸittiÄŸi o (Ya Muhammed!) sesi.
O Servere, yalnızlık sevdirildi bu kere.
Hira maÄŸarasında, baÅŸladı tefekküre.
Bazan Mekke’ye inip, Beytullah’a giderdi.
Ve bir müddet, evinde istirahat ederdi.
Sonra, biraz yiyecek alaraktan yanına,
Giderdi yine yalnız, Hira mağarasına.
Bazan günlerce kalır, Mekke’ye inmezdi pek.
O zaman da, zevcesi götürürdü yiyecek.
Kırk yaşındayken bir gün, Hira maÄŸarasında,
Tefekküre dalmıştı, bir gece yarısında.
Onyedi Ramazan’da, Pazartesi gecesi,
İşitti kendisini çağıran aynı sesi.
Başını kaldırıp da, baktığında etrafa,
(Ya Muhammed!) sesini iÅŸitti O bir daha.
Ve her yeri kaplayan bir nur gördü aniden.
Arkasından Cebrail göründü Ona birden.
Resul-i kibriyaya hitaben (Oku!) dedi.
(Ben okumuÅŸ deÄŸilim) diyerek cevap verdi.
|