Ailesi, asil ve zenginiydi KureyÅŸ’in.
Naz ve niyaz içinde büyüdü bunun için.
Resulün sözlerini iÅŸitince nihayet,
Kalbinde, Ona karşı hasıl oldu muhabbet.
Ona kavuÅŸmak için yanıp tutuÅŸuyordu.
Nihayet iman edip, hidayete kavuÅŸtu.
Dininden dönsün diye, bir mahzene attılar.
Kendisini, günlerce aç susuz bıraktılar.
Kızgın güneÅŸ altında, yaptılar çokça azap.
Ki, Resulün dininden vazgeçer belki Mus’ab.
Lakin o, sabrederek bu zor iÅŸkencelere,
Asla taviz vermedi imanından bir zerre.
Halbuki önceleri, çok müreffeh olarak,
Büyürdü ki, haline imrenirdi cümle halk.
Allah ve Resulüne vakta ki etti iman,
Günlük nafakasını babası kesti o an.
Türlü iÅŸkencelere tâbi tuttu oÄŸlunu.
Dünya nimetlerinden tam mahrum etti onu.
Bir gün geldi Resule, çok periÅŸandı hali.
Åžöyle anlatmaktadır bunu hazret-i Ali:
Bir gün oturuyorduk Resul-i ziÅŸân ile.
Geldi Mus’ab bin Umeyr, hal-i periÅŸan ile.
Gözleri yaÅŸla doldu Resul-i müctebanın.
Ve bize buyurdu ki: (Åžu Müslümana bakın!
Onu, anne babası besledi fevkalade.
İslam’ın sevgisiyle iÅŸte geldi bu hâle.)
|