Sa'd ibni Muaz’ın yahudiler hakkında,
Kararı, makbul oldu Hak teâlâ katında.
Ve hemen çadırına götürüldü oradan.
Yarası, birdenbire ağırlaştı sonradan.
Peygamber efendimiz, geldi ziyaretine.
Kucaklayıp, duada bulundu kendisine.
El açıp buyurdu ki: (Ya Rabbi, kulun Sa'd,
Sırf senin rızan için düÅŸmanla etti cihad.
O, senin Resulünü sevdi ve etti iman.
Sen de, ona şu vakit kolaylık eyle ihsan.)
Sa'd, fısıltı ile dedi: (Ya Resulallah!
Malım, canım, herşeyim fedadır sana vallah.
Åžehadet ederim ki, sen Hakkın Resulüsün.
Ve bir kimse yoktur ki, olsun o senden üstün.)
Peşinden hastalığı ağırlaştı o gece.
O gün, baÅŸka bir eve götürüldü hemence.
Bir iki saat sonra, Cibril aleyhisselam,
Resulün huzuruna geldi ve verdi selam.
Dedi ki: (Vefat eden, Eshabdan kim ki acep,
Melekler birbirine onu müjdeliyor hep.)
Resulullah, Cibril'den duyunca bunu derhal,
Sa'dın hastalığını, Eshabdan etti sual.
Onlar, Resulullaha ettiler ki ÅŸöyle arz:
(Filan evde, çok ağır hastadır İbni Muaz.)
Resulullah, Eshabdan birkaçını aldı ve,
Gitti İbni Muaz’ın bulunduÄŸu o eve.
Hızlı gittiklerinden, yoruldu Eshab biraz.
Bunu, Resulullaha eyleyince sonra arz,
Buyurdu: (Hanzala'nın namazında, melekler,
Nasıl ki bizden önce bulundularsa eÄŸer,
Sa'dın namazında da, vaki olur öylece.
YetiÅŸemeyeceÄŸiz onlardan daha önce.)
Nihayet Resulullah, vardı Sa'dın yanına.
Gördü ki, İbni Muaz kavuÅŸmuÅŸ Allah’ına.
BaÅŸucunda oturup, buyurdu ki: (Ya Sa'd!
Rabbimiz versin sana, en hayırlı mükafat.
Sen, elbet reislerin en iyileri idin.
Sen, Allah’a söz verip, tam yerine getirdin.
Allahü teâlâ da, sana vaadlerini,
Verecektir elbette, o sonsuz nimetini.)
Onun vefatı ile, Resulullah ve Eshap,
Göz yaşıyle aÄŸlayıp, duydular çok ızdırap.
GelmiÅŸti cümle Eshab, onun cenazesine.
Namazını, o Server kıldırdı onun yine.
Hatta cenazesini, yine Fahr-i kâinat,
Eshabiyle birlikte taşıdı kendi bizzat.
Eshab arz ettiler ki: (Ya Resulallah, ÅŸu an,
Bir cenaze görmedik böyle kolay taşınan.)
Buyurdu: (Ey Eshabım, onu taşımak için,
Melekler indi gökten, sayıları yetmiÅŸ bin.)
Cenazesi, kabrine indirilirken de hem,
Mezarının başında oturdu Fahr-i âlem.
Mübarek sakalını tutarak çok üzüldü.
AÄŸlayıp, gözlerinden gözyaÅŸları süzüldü.
|