Peygamber efendimiz, Åžüca bin Vehb’i dahi,
Gassan hükümdarına gönderdi bizatihi.
Gidip, kapıcısıyla görüÅŸtü o da önce.
O kapıcı, çok sevdi Åžüca’yı ilk görünce.
Åžüca da onu sevip, İslam’a etti davet.
O, derhal iman edip, buldu sonsuz saadet.
Ve onu, hükümdara götürüp sonra hemen,
GörüÅŸtü melik ile, az bile beklemeden.
Hükümdar, okuyunca Resulün mektubunu,
BilmiÅŸ oldu İslam’a davet olunduÄŸunu.
Bu yüzden, bir öfkeye kapılıp birden bire,
O mübarek mektubu, kaldırıp attı yere.
Åžüca hazretleri de, üzüldü bunu görüp.
Bunu, Resulullaha bildirdi geri dönüp.
Sevgili Peygamber de, müteessir oldular.
(Onun da saltanatı yok olsun) buyurdular.
Kısa bir müddet sonra, o, bir gün ölüp gitti.
O dünya saltanatı, nihayet böyle bitti.
Salit ibni Amr’ı da, Hevze ibni Ali’ye,
Gönderdi Resulullah, mektubu versin diye.
Hevze de, Yemame’de hükümdardı o vakit.
Resulün mektubunu, verdi hazret-i Salit.
Mektupta yazmıştı ki Resul aleyhisselam:
(Hakkı ve hidayeti bulana olsun selam.
Ey Hevze, bilesin ki hak dindir İslamiyet.
Dünyanın her yerine yayılacaktır elbet.
Sen de kabul edersen eÄŸer İslamiyet’i,
Kazanırsın dünya ve ahiret saadeti.
EÄŸer Müslüman olup, girersen bu hak dine,
O yer idaresini, veririm sana yine.)
Yemame hükümdarı, kabul etmedi fakat.
BürümüÅŸtü gözünü zira mülk ve saltanat.
Elçi Salit ibni Amr, merhamet edip yine,
Nasihatte bulundu Yemame melikine.
Dedi ki: (Sen ÅŸu anda, bu kavmin büyüÄŸüsün.
Lakin her melik gibi, sen de bir gün ölürsün.
Nitekim senden önce gelen nice melikler,
Birbirleri ardından dünyayı terk ettiler.
O büyük zannettiÄŸin, nice kayserler vardır.
Şu anda herbirisi, toprağın altındadır.
Üstünlük, dünyalıkla, makamla olmaz asla.
İnsanlar üstün olur, sırf iman ve ihlasla.
İman edip uyarsan, Allah’ın her emrine,
KavuÅŸursun ebedi Cennet nimetlerine.
O takdirde olursun, çok ÅŸerefli ve üstün.
Benden, bunu söylemek, gerisini sen düÅŸün.)
Lakin kabul etmedi bunları o hükümdar.
Hazret-i Salit dahi, geriye döndü tekrar.
Geldi Resulullahın mübarek meclisine,
Hevze’nin durumunu arz etti kendisine.
Onun, İslamiyet’ten mahrum olmasına hem,
Yine onun namına, üzüldü Fahr-i âlem.
Sonra ölüm haberi geldi o hükümdarın.
O saltanat sevdası, bitiverdi ansızın.
|