Peygamber efendimiz, ikibin sahabiyle,
Mekke’ye yaklaÅŸtılar hem de silahlarıyle.
Burası, (Batn-ı ye’cec) dedikleri bir yerdi.
Sahabiler, buradan Mekke’yi görürlerdi.
Silahların hepsini bırakarak bu yere,
Nöbetçiler koydular, hem beklemek üzere.
Resulün, silahlarla Mekke’ye geliÅŸini,
Gören KureyÅŸlilerin, korku sardı içini.
Peygamberimiz ile, bunu görüÅŸmek için,
KureyÅŸ’in bir heyeti Resule geldi ilkin.
Dedi ki: (Ya Muhammed, geçen sene bu yerde,
Bir andlaşma yapmıştık, malum Hudeybiye'de.
Bizler onun hükmüne sadık kaldık harfiyyen.
Muhalif harekette bulunmadık katiyen.
Yani bir ihanette bulunmadık size biz.
Buna raÄŸmen siz niçin silahlarla geldiniz?
Halbuki Hudeybiye andlaÅŸmasına göre,
Hiç silahsız gelmeniz lazım idi bu yere.)
O Server buyurdu ki: (ÇocukluÄŸumdan beri,
Hep sözümde durmakla tanırsınız siz beni.
O sözümüzde dahi duruyoruz yine biz.
Harem’e, silahlarla elbette ki girmeyiz.
Silahları, burada bırakıyoruz bakın.
Ama istiyorum ki, dursunlar bana yakın.)
Onlar, Resulullahtan bunları işitince,
O korkudan kalbleri rahatladı iyice.
Dediler: (Biz sadece, doÄŸruluk gördük senden.
Ve sana yakışan da, ahde vefadır zaten.)
Heyet geri gelerek, bunu haber verince,
KureyÅŸ müÅŸrikleri de sevindiler bir nice.
Resulullah ve Eshab, Kâbe’ye gelecekti.
Tavaf yapıp, develer kurban edeceklerdi.
Sahabe-i kiramın ve Peygamberimizin,
Bu mesut anlarına ÅŸahid olmamak için,
O Mekke müÅŸrikleri, kin ve haset ederek,
Hep daÄŸlara çıktılar, Mekke’yi terk ederek.
Peygamber efendimiz, kurbanlık develeri,
Önden, bir sahabiyle sürüverdi ileri.
Daha sonra kendisi ve şanlı sahabiler,
Mekke ÅŸehrine doÄŸru, birlikte yürüdüler.
Cümle Eshab-ı kiram, sevinçten coÅŸmuÅŸlardı.
Peygamber-i ziÅŸânı ortaya almışlardı.
Resulullah, Kusva nam devesinin üstünde,
Nur saçan güneÅŸ gibi geliyordu o günde.
Eshab da geliyordu, toplu yıldızlar gibi.
O gün, ne ihtiÅŸamlı manzaraydı ya Rabbi!
Hepsi (Lebbeyk!) diyerek, telbiye yapıyordu.
Tekbir sedalarıyle yer ve gök inliyordu.
O gün, her sahabinin (tekbir) vardı dilinde.
Bir de Allah sevgisi vardı gönüllerinde.
Adım adım Kâbe’ye yakın geliniyordu.
YaklaÅŸtıkça, heyecan bir misli artıyordu.
Bir ağızdan söylenen telbiye sesleriyle,
Mekke seviniyordu Eshabın gelmesiyle. |