Peygamber efendimiz, Sevgili Eshabiyle,
Şehre giriyorlardı, tekbir sedalarıyle.
Kâbe’yi ziyaret ve tavaf yapacaklardı.
MüÅŸriklerde hayranlık uyandıracaklardı.
Nitekim onlar bakıp, Sahabe-i kirama,
Kalblerinde bir meyil hissettiler İslam’a.
Sonunda Resulullah onlara galip geldi.
Ve o gün, kalblerinden onları fetheyledi.
Darünnedve denilen bir mahalde, müÅŸrikler,
Çoluk çocuklarıyla yollara dizilmiÅŸler,
Sevgili Peygamberle, yüksek sahabileri,
Seyredip, hayranlıkla doluyordu kalbleri.
Kusva’nın yularını, ÅŸair-i Nebi olan,
Abdullah bin Revaha tutuyordu ki o an,
Ağır adımlar ile ve vakarlı olarak,
Yürürdü, ÅŸu ÅŸekilde beyitler okuyarak:
(Ey kâfirler, çekilin Peygamberin yolundan!
Ki, Allahü teâlâ gönderdi Ona Kur’an.
Vardır Onun dininde hep iyilik ve hayır.
Ona inananlara ebedi Cennet vardır.
O, gerçek Peygamberdir, kabul ettik gönülden.
Biz bu yola baÅŸ koyduk, hiç korkmayız ölümden.
Ey müÅŸrikler, Kur’anı inkâr ettiÄŸinizde,
Nasıl patladı ise, darbeler beyninizde,
Onun manasına da, inanmazsanız eğer,
İner aynı şekilde, başınıza darbeler.)
Hazret-i Ömer Faruk bunları iÅŸitince,
İkaz etmek istedi, Abdullah’ı ÅŸöylece:
(Sen Resulün önünde, Kâbe’ye giriyorsun.
Nasıl böyle ÅŸiirler söyleyebiliyorsun?)
Lakin Peygamberimiz, buyurdular ki ona:
(Ya Ömer, mani olma onun okuduÄŸuna.
Yeminle söylerim ki, müÅŸriklere, bu sözler,
Ok’tan daha çabuk ve daha çok tesir eder.)
Sonra da Abdullah bin Revaha’ya hitaben,
Buyurdu: (Ey Abdullah, devam et yine aynen.)
Ona izin verince Resul aleyhisselam,
Hazret-i Abdullah da ÅŸöylece etti devam:
(Allahü teâlâdan baÅŸka yoktur bir ilah.
Yoktur asla ÅŸeriki, la ilahe illallah.
Odur Müslümanların askerine güç veren.
Ve Odur kâfirleri dağıtıp maÄŸlub eden.)
Velhasıl Resulullah Beytullaha girdiler.
Ve saÄŸ omuzlarını, biraz açıverdiler.
Teninin güzelliÄŸi, gözleri alıyordu.
Sevgili Eshabına dönüp ÅŸöyle buyurdu:
(Kendinizi küffâra gayet güçlü ve zinde,
Gösterin ki, Rabbimiz affeylesin sizi de.)
Bu emir üzerine, bilcümle sahabiler,
Hepsi, saÄŸ omuzunu derhal açıverdiler.
Heybetli bir şekilde, hızlı hızlı bu defa,
Kâbe’nin etrafında baÅŸladılar tavafa.
Hacer-ül esved ile, hem Rükn-ü yemani’nin,
Arasını, yavaÅŸça yürüdüler velakin.
|