Resulün teklifini reddeden KureyÅŸliler,
Bu sefer de büyük bir endiÅŸeye düÅŸtüler.
Bin defa piÅŸman olup öyle dediklerine,
Büyük bir korku düÅŸtü hepsinin kalblerine.
Hemen Ebu Süfyan’a dediler ki o vakit:
(Bunu düzeltmek için, derhal Medine’ye git.
Muhammed’le görüÅŸüp, uzat muahedeyi.
Yoksa bu, bizim için olmayacak pek iyi.)
Ebu Süfyan, acele yola çıktı Mekke’den.
O Server bunu bilip, buyurdular ki hemen:
(Öyle anlıyorum ki, Ebu Süfyan geliyor.
Hudeybiye sulhünü yenilemek istiyor.
Lakin o, her ne için geldiyse Medine’ye,
Muradı olmaksızın dönüp gider geriye.)
Medine’ye gelince Ebu Süfyan velhasıl,
İlk Ümmü Habibe’nin evine oldu vasıl.
Bu hatun, kızı idi zira Ebu Süfyan’ın.
Ve zevcesi olurdu, hem de Resulullahın.
Girince Ebu Süfyan bu hanımın evine,
Oturmak arzu etti, bir döÅŸek üzerine.
Lakin Ümmü Habibe koÅŸup geldi odadan.
Kaldırdı o döÅŸeÄŸi babası oturmadan.
Ebu Süfyan üzülüp, dedi: (Ne yapıyorsun?
Benden bir döÅŸeÄŸi mi yoksa esirgiyorsun?)
O dahi babasına eyledi ki ÅŸöyle arz:
(Bu döÅŸek üzerine, müÅŸrikler oturamaz.
Zira bu, o Serverin mübarek döÅŸeÄŸidir.
Senin buna oturman, asla layık değildir.)
Daha fazla üzülüp, ÅŸöyle dedi kızına:
(Evimden ayrılalı bir şeyler olmuş sana.)
Ona, Ümmü Habibe dedi: (Elhamdülillah.
Bana, İslamiyet’i müyesser etti Allah.
Ey babam, senin gibi bir kimse, nasıl olur,
Küfürde inat edip, İslam’dan uzak durur?)
Ebu Süfyan, kızının sözlerine kızarak,
Geldi Resulullaha o evden ayrılarak.
Dedi ki: (Ya Muhammed, Hudeybiye sulhünün,
Yenilenmesi için, buraya geldim bugün.
Ve yine senin ile, müÅŸavere yapalım.
Sulhün müddetini de, bir miktar uzatalım.)
Peygamber efendimiz önce biraz durdular.
Sonra, Ebu Süfyan’a ÅŸunları buyurdular:
(Biz bu muahedeye aykırı davranmayız.
Ve onun üzerinde deÄŸiÅŸiklik yapmayız.)
Hiç de beklemediÄŸi bir cevap iÅŸitince,
Ona, bu talebinde ısrar etti bir nice.
Lakin Peygamberimiz, sükut edip durdular.
Ve ona, herhangi bir cevap buyurmadılar.
Israr etti ise de Ebu Süfyan bir nice,
Yine de alamadı müsbet, iyi netice.
Dönüp, KureyÅŸlilere anlattı bu durumu.
O zaman bir korkuya kapıldı bil-umumu.
|