Seyyid Muhammed Salih, âlim ve evliya zat.
Bir gün, talebesine ÅŸöyle etti nasihat:
(Biliniz ki Müslüman, ekmek ve su gibidir.
Yani o, herkes için, her an faidelidir.
Kâmil bir Müslümandan, kötülük sadır olmaz.
Zira onun içinde, hiç fenalık bulunmaz.
Öyle olmalıdır ki hakiki bir Müslüman,
Hiç kimse görmemeli ondan zarar ve ziyan.
Öyle uzuvlardır ki, yani bu (el) ve (dil)ler,
Hem hayra, hem de ÅŸerre alet olabilirler.
Dil ile, kimi eder faideli nasihat.
Kimi de, aynı dille kulları eder ifsat.
Kimi el, yazı yazıp, İslam’a kuvvet verir.
Kimi el de, yazıyla, küfrü kuvvetlendirir.
Çok mühim uzuvdur ki, hele dil, yani lisan,
Ona, diğer uzuvlar yalvarırlar her zaman.
Derler ki: Ne olursun, bulunma günah iÅŸte.
Biz de, senin yüzünden yanmayalım ateÅŸte.)
Bir gün de buyurdu ki: (Yapmayın asla ÅŸunu.
Sorup araştırmayın, kimsenin kusurunu.
Gayriyi bırakın da, dönün siz kendinize.
Bir aynaya bakın da, iÄŸrençlik gelsin size.
Aynadan kastettiÄŸim, bu aynalar deÄŸildir.
Bize, iç halimizi gösteren (âlimler)dir.
Zira onlar, İslam’a uydurur ef’alini.
Görür, onlara bakan, kendi bozuk halini.
Onların işlerinde, olmaz hem hata, kusur.
Ona bakan, kendini çirkin ve iÄŸrenç bulur.
Böyle kâmil bir kiÅŸi, bulunmuyorsa eÄŸer,
Onların kitabı da, aynadır hepsi birer.
Bir İslam âliminin, okuyan eserini,
Görür açık olarak, kötü fiillerini.
Bakar ki çoÄŸu iÅŸi, uzak İslam dininden.
O hallerini görüp, nefret eder kendinden.
Yani bu din, kendini beÄŸenmemek dinidir.
Gerçek mümin, kendini günahkâr, kötü bilir.
DiÄŸer Müslümanları, üstün bilir kendinden.
Kurtulmaya uÄŸraşır, o kötü hallerinden.
Zira iyi bilir ki, bir nefis var içinde.
Onu yakmak istiyor, Cehennem ateÅŸinde.
O, en büyük düÅŸmandır, ilahlık dava eder.
Yoktur bu yeryüzünde bir mahluk ondan beter.
İzzet-i nefis sözü, çok yanlıştır maalesef.
Böyle alçak nefiste, ne arar izzet, ÅŸeref.
Bu babta buyurdu ki Allahü azimüÅŸÅŸân:
(Nefsine düÅŸmanlık et, çünkü o, bana düÅŸman.)
Hepimizin içinde mevcut iken bu nefis,
Biz, nasıl kendimizi üstün görebiliriz?
Onun, iman etmesi lazımdır ki evvela,
İnsan, ancak o zaman olur üstün ve a’la.)
|