Abdullah-ı Yemeni, ÅŸanı büyük bir veli.
Dine hizmet etmekti, yalnız onun emeli.
Ahiret endiÅŸesi, hiç çıkmazdı içinden.
Korkarak bahsederdi Cehennem ateÅŸinden.
Yanan bir soba görse, sıcak ÅŸey içse veya,
Cehennemi düÅŸünüp, aÄŸlardı ekseriya.
Derdi ki: (Bu insanlar, nasıl yanar ilahi?
Ateşe, bir an bile dayanılmaz vallahi.)
Her nerede bir sohbet etseydi insanlarla,
Hiç dünya iÅŸlerinden konuÅŸmazdı o asla.
Ölüm ve ahiretten bahsederdi muhakkak.
Derdi ki: (Ecel yakın, lazımdır hazırlanmak.
Belki de bugün yarın, öleceÄŸiz elbette.
Ve her bir iÅŸimizden, hesap var ahirette.)
Sordular ki: (Cennete girmek için, Müslüman,
Neye dikkat etmeli bu dünyada her zaman?)
Buyurdu: (Kim Cennete, niyetliyse girmeye,
Alışsın bu dünyada, dert ve elem çekmeye.
Zira Cennet yolunda, maniler var aÅŸacak.
Bunlara sabredenler, girerler ona ancak.
Bu yolda meşakkat var, hastalık var, acı var.
Nefsin istemediÄŸi her türlü sıkıntı var.
Bu, Cennet yolcusunun zor gelse de nefsine,
Hiç ÅŸikayet etmeyip, o, sabreder hepsine.
Sürüklemek isterse, günaha nefsi onu,
Sabreder, yapmaz asla onun tek arzusunu.
Ağır bir söz söylerse, bir mümin, kendisine,
Sabredip cevap vermez, hakim olur nefsine.
Geçim sıkıntısından, olsa da mutazarrır,
Uzanmaz haram mala, gösterir yine sabır.
Rabbinin emrettiÄŸi, ne varsa farz ve sünnet,
Hepsini ifa edip, verir çok ehemmiyet.
Onun yasak ettiÄŸi, ne varsa günah, haram,
Büyük bir titizlikle, hepsinden kaçınır tam.
Cehennem yolundaysa, olmaz elem ve keder.
Nefis ve ÅŸeytan dahi, kulu tahrik ederler.
Bu yolun yolcuları, girmez sıkıntılara.
Nefsinin keyfi için, girer hep günahlara.
Bilmez helal ve haram, tanımaz ayıp, günah.
Nefsi ne istiyorsa, sayar helal ve mubah.
Yapar hiç çekinmeden, nefsin her dileÄŸini.
Kalb kırar, gönül yıkar, bilmez ne dediÄŸini.
Hiç bir hareketinde, tanımaz ölçü, sınır.
Çünkü o, her iÅŸinde, nefsinden emir alır.
Halbuki onun nefsi, düÅŸmandır kendisine.
Oysa, esir olmuÅŸtur buna raÄŸmen nefsine.
Pervasızca yapsa da, günah olan her iÅŸi,
Ölünce, bekler onu, Cehennemin ateÅŸi.
Halbuki günahına, üzülseydi içinden,
Kurtulurdu belki de, Cehennem ateÅŸinden.)
|