Abdurrahman-ı Tahi, gönül ehli biriydi.
Nasihati, herkese pek çok faideliydi.
O, bir gün buyurdu ki: (Bir Müslüman, ilk önce,
İman bilgilerini öÄŸrenmeli güzelce.
Çünkü sonsuz olarak saadete kavuÅŸmak,
DoÄŸru bir iman ile mümkündür bugün ancak.
Kalbde doğru imanın olduğuna alamet,
Kâfirleri sevmeyip, etmemektir muhabbet.
Pek merhametli iken o Hüdâ’nın Habibi,
İslam düÅŸmanlarıyla dövüÅŸtü aslan gibi.
Åžöyle emretmiÅŸti ki Rabbimiz zira ona:
(Cihad et, sertlik göster İslam düÅŸmanlarına!)
Demek bu düÅŸmanlara, yüz vermemek gerektir.
Onlara sert davranmak, huluk-i azimdendir.
Küfür, tahkir edilir, verilmezse hiç kıymet,
Bunun mukabilinde yücelir İslamiyet.
Ve eÄŸer verilirse küfre kıymet ve deÄŸer,
Tahkir edilmiÅŸ olur Müslümanlar bu sefer.
Velhasıl Hak teâlâ, o kâfirler hakkında,
DüÅŸmanı olduÄŸunu bildirdi Kitabında.
Hatta o müÅŸriklerin, kendi Habibinin de,
DüÅŸmanı olduÄŸunu bildirdi bir yerinde.
Öyle ise, onları sevmek, hele kaynaÅŸmak,
Kulu, Hak teâlâdan uzaklaÅŸtırır ancak.
Dahası, o mümini, Server-i kâinata,
DüÅŸman olmaya kadar sürükler bu iÅŸ hatta.
O kimse, kendisini bir Müslüman zanneder.
Kelime-i tevhidi söyler ve inandım der.
Namaz kılar ve hatta yapar her ibadeti.
Ama olmaz bunların ona bir menfaati.
Çünkü onun bu çirkin küfür halleri ile,
İmanı gitmiştir de haberi yoktur bile.
Kâfirler, dinimizin hep aleyhindedirler.
(Zamana, asra fenne uymuyor, zıttır) derler.
Hep alaya alırlar yüce İslam dinini.
Ve aÅŸağı görürler nice halis mümini.
(Gericiliktir) derler onlar İslam dinine.
(Gerici) damgasını vururlar her mümine.
İmansızlığı ise, meth-ü sena ederler.
(Asrilik, münevverlik ve aydınlık yol) derler.
Mürtedlere gelince, Müslüman çocuÄŸudur.
Ama, Müslümanlıkla alakaları yoktur.
Hiçbir din kitabını okumadıklarından,
Okumuş olsalar da, anlamadıklarından,
Yalnız kavuÅŸmak için bir lütfa, dünyalığa,
Kapılmış olmak için yahut bir akıntıya,
İslam’dan yüz çeviren ve beÄŸenmeyenlerdir.
Ve (İslam, terakkiye manidir) diyenlerdir.
Bir dünya menfaati uÄŸruna, bu kiÅŸiler,
Ebedi saadetten mahrum, nasipsizdirler.
Münafık ve mürtedler, Cehennem ateÅŸinin,
En ÅŸiddetli yerinde yanarlar bunun için.)
|