İmam-ı Rabbani ki, hem alim, hem velidir.
Söz ve nasihatları kalbleri etti tenvir.
Bu zat buyuruyor ki: Bu dünyada, insana,
Önce lazım olan ÅŸey, ermektir tam imana.
Bundan sonra, salih ve yarar iş yapmalıdır.
Bunların içinde de en mühimmi, (namaz)dır.
Resulullah buyurdu bir hadis-i ÅŸerifte:
(Namaz kılmak, bu dinin direğidir elbette.)
Namaz kılan bir kimse, dinini doğrultmuştur.
Namaz kılmayan ise, dinini yıkmış olur.
Namazı, doÄŸru dürüst kılarsa eÄŸer insan,
Kurtulur, günah olan kötü iÅŸler yapmaktan.
İnsanı kötülükten korumayan bir namaz,
GörünüÅŸte namazdır, doÄŸru namaz olamaz.
Velakin doğrusunu yapıncaya kadar tam,
GörünüÅŸü yapmaya, etmeli yine devam.
Buyuruldu: (Bir şeyin, hepsi yapılamazsa,
Hepsini de elinden kaçırma hiç olmazsa.)
Allah’ın merhameti sonsuzdur çünkü evlat.
O, kabul edebilir görünüÅŸü, hakikat.
(Böyle kılacağına, hiç kılma) dememeli.
(Böyle kılacağına, dosdoÄŸru kıl) demeli.
Namazı, cemaatle eda etmeli ki hep,
Azaptan kurtulmaya, namazdır çünkü sebep.
Müminun suresinin başındaki âyette,
Buyuruldu: (Müminler, kurtulacak elbette.)
Âyetin devamında, ÅŸöyle buyurmaktadır:
(Onlar, namazlarını dosdoğru kılanlardır.)
Bir kadı, heyecanla gelerek bir veliye,
Yalvardı: (OÄŸlum için bir dua edin) diye.
Oğlu, taun derdine birden yakalanmıştı.
DiÄŸerleri hep ölmüÅŸ, bir bu oÄŸlu kalmıştı.
Cevaben buyurdu ki: (Ben, aciz bir kimseyim.
Onun kurtulmasına, yok elimde bir şeyim.)
Sonra geçti içeri, iki rekat bir namaz,
Kılıp, Hak teâlâya eyledi dua, niyaz.
Sonra kalkıp dedi ki: (Oğlunuz buldu sıhhat.
Evinde, sapa saÄŸlam oturuyor ÅŸu saat.)
Ayrılıp, sevinerek evine koştu kadı.
Gördü ki, hakikaten sıhhat bulmuÅŸ evladı.
Bu zat, bir sohbetinde buyurdu: (Bu camiler,
Allahü teâlânın sevdiÄŸi mahaldirler.
Hatta Allah’ın evi addedilir bu yerler.
Allah’ın misafiri sayılır müdavimler.
Rabbimiz buyurur ki: (Herkes, misafirini,
İktidarına göre ağırlar tabii ki,
Zengin, zenginliÄŸine göre çok ikram yapar.
Fakir de, ona göre mütevazı ağırlar.
Benim misafirimdir cami cemaatları.
Ben de, ÅŸanıma göre ağırlarım onları.)
|