Abdurrahman-ı Tagi, büyük bir veli idi.
Sohbeti, dinleyene pek çok faideliydi.
Bir gün de buyurdu ki: (Sakın ÅŸu üç kimsenin,
Hakkına riayette, gevÅŸeklik göstermeyin.
Birisi, (anne-baba) hakkıdır ki evvela,
Üf bile söylemeye izin yoktur onlara.
Åžöyle ki, genç bir kiÅŸi vardı ki sahabeden,
Annesinin kalbini kırmıştı bir sebepten.
O günlerde bu kiÅŸi, geldi ölüm haline.
Gitti tanıdıkları hemen ziyaretine.
Ve lakin gördüler ki, tutulmuÅŸ dili hepten.
Hiç (Allah) diyemiyor lisanı bu sebepten.
Eshaba, çok üzüntü geldi bundan husule.
Gelip bu vaziyeti, arz ettiler Resule.
Buyurdu: (Annesini çağırın bana onun!)
Söylediler, acele huzura geldi kadın.
Buyurdu ki: (Ey hatun, halin nasıl oğlunla?)
Dedi: (Ya Resulallah, hiç aram yok onunla.
Hanımını kollayıp, üzmektedir beni hep.
Ben, hiç razı deÄŸilim oÄŸlumdan bundan sebep.)
Buyurdu ki: (Oğluna bağışla ki rızanı,
Tutuk dili açılıp, Allah desin lisanı.)
Dedi: (Ya Resulallah, çok kırgınım ona ben.
Åžimdi peki desem de, yapamam bunu kalben.)
O Server buyurdu ki eshaba bu sefer de:
(Çokça odun toplayıp, ateÅŸ yakın ÅŸu yerde.)
O zaman kadıncağız, merak etti bu işi.
Dedi ki: (Ne sebepten emrettiniz ateÅŸi?)
Buyurdu ki: (OÄŸlunu atacağız içine.
Nasılsa layık oldu Cehennem ateşine.)
Bunu duyup, Resule yalvardı ki o kadın:
(Ben razıyım oğlumdan, yakmayın onu sakın!)
Üç hak’tan ikincisi, (hoca, üstad) hakkıdır.
Bunların, ebeveynden daha çok hakkı vardır.
Anne-baba, çocuÄŸun dünyaya gelmesine,
Sebeptirler, beslenip hem de büyümesine.
Lakin hoca ve üstad, öÄŸreterek dinini,
Kazandırır insana, sonsuz saadetini.
Ve eğer anne-baba, yaparsa hem hocalık,
Onlarda, bu iki hak birleşmiş olur artık.
Böyle anne-babanın, hakkı olur iki kat.
Çünkü hem ebeveyndir, hem de hoca ve üstad.
Bir kimse daha var ki, bizlere hakkı geçen,
O dahi, rızkımıza sebep olan (işveren).
Her insanın rızkını, Rabbimiz verse de hep,
Lakin işverenleri, kılmıştır buna sebep.
Onun da hukukuna riayet etmelidir.
Zira kul hakkı olup, ödemesi çetindir.
Büyükler buyurdu ki: (İnsana ÅŸükretmeyen,
Allahü teâlâya ÅŸükredemez katiyen.)
|