İslam âlimlerinden Ahmet Mekki Efendi,
Din için, hiç durmadan hizmet edenlerdendi.
Öyle tatlı idi ki sohbet ve konuÅŸması,
Dinleyenin kalbinden, silerdi kir ve pası.
Yaptığı içindir ki her iÅŸi Allah için,
Sözü tesir ederdi, kalbine her kiÅŸinin.
Kimseden bir menfaat beklemezdi o asla.
Çünkü o, bu hizmeti yapıyordu ihlasla.
Bir gün dedi: (Ey insan, eyleme ki hiç gaflet,
Bu ömür bir gün bitip, ölüm gelir akıbet.
Bilesin ki bu dünya, fanidir, deÄŸil baki.
Elbet sen de olursun bir gün Hakk'a mülaki.
Zevk alma bu dünyanın asla hiçbir ÅŸeyinden.
Bir an sevinç olsa da, elem gelir peÅŸinden.
Öyle bir ömür sür ki yine sen bu hayatta,
Say kendini ya garip, ya yolcu, ya da mevta.
Madem ki ölüm sana gelecektir an karib,
Öyleyse bil kendini, bu dünyada bir garip.
Farzet ki vasıl oldun bir yabancı diyara.
Yok gidecek bir yerin, yok elinde hiç para.
Ne evin var, ne barkın, ne tanıdık bir insan.
Derdini anlatmaya bilmiyorsun dil, lisan.
İşte böyle kalınca, tam bir garip, bi-çare,
Allah'a sığınmaktan gayri olmaz bir çare.
Hakiki dost olarak, bil öyleyse Rabbini.
O, senden iyi bilir zira senin halini.
Hem sonra eriÅŸirse sana bir dert, musibet,
Yine yalnız Allah'tan erişir sana medet.
Yahut da sen kendini, yolcu bil bu dünyada.
Geri dönmemek üzre ehline ettin veda.
Vasıta bekliyorsun, bir yere gitmek için.
O anda, bir dünyalık düÅŸünebilir misin?
Deseler ki: (Åžurada bir ev var, bir arsa var.)
O anda bunlar seni eder mi alakadar?
Zira sen, bavulunla çıkmışsın yola artık.
Hiç ilgilendirir mi seni mal ve dünyalık?
Dersin ki: (Ben yolcuyum, ne yapayım emvali?)
İşte halis müminin dünyada budur hali.
O bilir ki, bu dünya bir köprüdür nihayet.
Hemen geçip gitmektir, en akıllı hareket.
Veyahut da dünyada, ölmüÅŸ bil sen kendini.
DüÅŸün ki, dedelerin, ecdadın nerde, hani?
Bir mümin, kendisini sayarsa ehl-i mevta,
Bağlanmaz kalbi ile, bu vefasız hayata.
Çünkü iyi bilir ki, bu hayat sanki hayal.
Ve bu dünya, sonunda bulacak bir gün zeval.
Bir ÅŸey muhakkak ise, oldu bilir o bunu.
Rabbine, ihlas ile yapar tam kulluÄŸunu.)
|