Zekeriyya Ensari, büyük İslam âlimi.
Faydalı nasihatler ediyordu daimi.
Bir gün de buyurdu ki: (Kul hakkı mühimdir pek.
Ahirete kalırsa, çetin olur ödemek.
Kırbacı düÅŸse idi Sahabenin deveden,
İnip kendi alırdı, gayriden istemeden.
İnsanı helak eden bir huy var şu zamanda.
Bu, emir vermektir ki, mevcuttur her insanda.
Hatta bu, her insanın hücrelerinde vardır.
İnsandan can çıkmadan, en son bu çıkacaktır.
Hanımlarınız ile helallaşın bu yüzden.
Hatta helallaÅŸmadan, çıkmayın evinizden.
Hassas davranılırsa, İslam’a tâbiyette,
Bir kırgınlık, üzüntü vuku bulmaz elbette.
Nerede bir ihtilaf, sıkıntı varsa eğer,
İslam’a uymamaktan, daima zuhur eder.)
Bir gün de buyurdu ki: (Üstada mutabaat,
Yani ona uyarak, bulun huzur ve rahat.
Evliyanın büyüÄŸü, tasavvufun rehberi,
Hace Behaeddin-i Buhari hazretleri,
En büyük talebesi, Alaaddin Attar’a,
Kerimesini verip, nikahladıkta sonra,
Ona, bir tek nasihat vermiÅŸ idi nihayet.
Buyurdu: (Alaaddin, yalnız beni taklit et.)
Alaaddin-i Attar buyuruyor ki iÅŸte:
(Ben dahi üstadıma, tâbi oldum her iÅŸte.
Onu taklit ettiÄŸim her iÅŸin, her hususun,
Erdim hakikatine, bereketiyle onun.)
En kolay, en kestirme bir yol var tasavvufta.
Bu da, aklını atıp, tam uymaktır üstada.
Celaleddin-i Rumi, büyük bir evliyadır.
O dahi bu hususta, ÅŸöyle buyurmaktadır:
(Hocama kavuÅŸunca, zihnimde ÅŸüphe buldum.
Aklımı bırakınca, bu ÅŸüpheden kurtuldum.)
Hakiki bir rehberi bulur da insan eÄŸer,
Hâlâ kendi aklına uyarsa, ziyan eder.)
Bir gün de buyurdu ki: (Mütevazı olan zat,
Dünya ve ahirette olur mesut ve rahat.
Ne ÅŸikayet edilir, ne de ÅŸikayet eder.
Çünkü kula sıkıntı, kibrinden zuhur eder.
Yani ÅŸikayet etmek, kibire alamettir.
Mütevazı kul ise, sanki ölü demektir.
Hiç ÅŸikayet eder mi, ölmüÅŸse biri ÅŸayet?
Yahut ölmüÅŸ adamı, kim eder ki ÅŸikayet?
Nimete kavuÅŸmaya, vesiledir tevazu.
Zira yüksek daÄŸlardan, aÅŸağıya akar su.
Tevazu, yüksekliÄŸin ÅŸaÅŸmaz alametidir.
Kibir de, alçaklığın kesin iÅŸaretidir.
Müminin ziynetidir tevazu, hayâ, edep.
Mütevazı olanlar, yükselir her yerde hep.)
|