Allah adamlarından Mazhar-ı Can-ı Canan,
Bir mezarın yanından geçiyordu bir zaman.
Kalb gözüyle baktı ki, kabirde bir kadın var.
Melekler, o kadına çok azap yapıyorlar.
DüÅŸündü ki: (Acaba bu kadın kâfir midir?
Yoksa imanı var da, günahkâr biri midir?)
Önceden okuduÄŸu bir tek hatm-i tehlilin,
Yani yetmiÅŸbin adet kelime-i tevhidin,
Sevabını, kadının ruhuna gönderince,
Azaptan kurtularak, gark oldu bir sevince.
Yani kadın, o anda kurtuldu o azaptan.
Ve kabri, birden bire oldu hep gül gülistan.
Bu zat bir sohbetinde buyurdu: (Ey insanlar!
Ölümü, yâdınızdan çıkarmayınız zinhar.
İnsanlar uykudadır, uyanırlar ölünce.
Hesaba çekilirler her ÅŸeyden ince ince.
Sonra hatırlayın ki sık sık ölümünüzü,
Ölümü çok düÅŸünmek, uzatır ömrünüzü.
Hatta mevti düÅŸünmek, kalbleri ferahlatır.
Dünyayı düÅŸünmekse, ömrü daha kısaltır.)
Bir gün de buyurdu ki: (Ey insan, ol ki agah,
Hiç ummadığın anda, ecelin gelir nagah.
İyi bil ki bu dünya, bir rüyadır ki elbet,
Bu rüyadan, ölümle uyanırsın akıbet.
Bir yere girersin ki, karanlık, dar bir kabir.
Ve suale çekerler seni Münker ve Nekir.
Ebedi kalacağın, iki yer vardır ki hem,
O, ya Cennet olacak, ya maalesef Cehennem.
Bunlara, çok yakında olacaksın aÅŸina.
Öyleyse uyan çabuk, al aklını başına.
Bunları düÅŸünmekten, var mı daha mühim iÅŸ?
Gafletten uyanmazsan, feci olur bu gidiÅŸ.
Ey dünya lezzetine aldanan gafil insan!
Ölüme hazırlan ki, elinde fırsat ÅŸu an.
İnsanları bekliyor Cehennemin ateşi.
Öyle ÅŸiddetlidir ki, bulunmaz asla eÅŸi.
Bilse idi bunları koyunlarla sığırlar,
Yemeğe, bir lokma et bulamazdı insanlar.
Zira kederlerinden hiç yemezlerdi, hatta,
Bu yüzden, deri kemik kalırlardı adeta.
Kıyamet günü için, ÅŸimdiden yap ki azık,
Yanarsın aksi halde, kendine etme yazık.
Hazırlıklı olanın, asla olmaz zararı.
Cennet bahçesi olur, öldüÄŸünde mezarı.
Biri de, hazırlanmaz ve etmezse hiç esef,
Mezarı, Cehennemden çukur olur maalesef.
Dünya ve ahirette mahcup olmamak için,
Af ve maÄŸfiretini dileriz Rabbimizin.)
|