Seyyid Fehim Arvasi, âlim ve veli bir zat.
Kullara hizmet için, ederdi çok nasihat.
Bu zat buyuruyor ki: Namaz, mühim ibadet.
Tadil-i erkan ile kılmalı onu elbet.
Resulullah buyurdu: (Altmış yıl, bir Müslüman,
Beş vakit namazını kılmış da muntazaman,
Kabul olmamış ise namazlardan hiç biri,
Tam yapmamış demektir rüku ve secdeleri.)
Namaz kılan birini gördü bir evliya zat.
Rüku ve secdeleri tam yapmıyordu fakat.
Yanına yaklaÅŸarak, buyurdu: (Böyle olmaz.
Sen, ne kadar zamandır kılarsın böyle namaz?)
(Kırk senedir) deyince, buyurdu: (Ey Müslüman!
Sen namaz kılmamışsın öyleyse bunca zaman.
EÄŸer bu halde iken ölürsen bugün yarın,
İslam dini üzere ölmezsin, aman sakın!)
Bir mümin, namazını güzelce eda eder,
Tadil-i erkan ile kılarsa onu eğer,
O namaz çok sevinir, nurlu olur ve parlar.
Melekler, o namazı göklere çıkarırlar.
O namaz, dua eder onu kılmış olana.
Der ki: (Cenâb-ı Allah, iyilik versin sana.
Nasıl ki kusurlardan korudunsa sen beni,
Muhafaza eylesin Allah da öyle seni.)
Düzgün kılınmaz ise aksine namaz eÄŸer,
Güzel deÄŸil, çirkin ve siyah olur bu sefer.
Melekler, o namazı çıkarmazlar göklere.
Namaz, beddua eder sahibine bu kere.
Der ki: (Sen nasıl böyle zayi ettinse beni,
Allahü teâlâ da eylesin seni zayi.)
Kettani hazretleri, vardı ki velilerden,
O, namaza durunca, geçiyordu kendinden.
Bir gün namaz kılarken, hırsız gelip o ara,
Omuzundaki şalı alıp gitti pazara.
Lakin eli kurudu ve oldu çok periÅŸan.
Bu işi yaptığına oldu nadim ve pişman.
Dediler: (Sen ne yaptın, o zat çok mübarektir.
Senin yapacağın iş, gidip af dilemektir.
O seni affeder ve dua ederse eÄŸer,
Elinde, hastalıktan kalmaz bir iz ve eser.)
Hırsız (Peki) dedi ve o eve gitti yine.
Baktı, devam ediyor o zat ibadetine.
Åžalı, omuzlarının üstüne koydu tekrar.
Ve çekilip bekledi, namaz bitene kadar.
O selam verir vermez, kapandı ayağına.
Dedi ki: (PiÅŸman oldum, dua et lütfen bana.)
Buyurdu: (Hiçbir ÅŸeyden haberim yoktur benim.
Ben namaza durunca, kendimi kaybederim.)
Sonra da el kaldırıp, eyledi ona dua.
Adamın cansız eli, şifa buldu bir anda.
|