Seyyid Fehim Arvasi, âlim ve veli bir zat.
Kullara hizmet için, ederdi çok nasihat.
İlim, hikmet saçardı konuÅŸtukça lisanı.
Küfürden hidayete çıkardı çok insanı.
Bir gün, sevdiklerine buyurdu: (İş kalbdedir.
Onu temizlemek de, ancak sohbet iledir.
Sohbet, bir an da olsa, Hak dostu bir veliyle,
Beraber bulunmaktır, konuşulmasa bile.
Evliya-yı kiramdan, Behaeddin Buhari,
Vardı ki, ziyarete gelmişti ona biri.
Baktı ki konuşmuyor, bekledi yarım saat.
Lakin konuÅŸmuyordu yine o mübarek zat.
En son dayanamayıp, dedi ki: (Ey efendim!
Bir ÅŸeyler söyleyin de, istifade edelim.)
O zaman büyük veli, başını kaldırarak,
Ona ÅŸöyle buyurdu hemen cevap olarak:
(Bizim sükutumuzdan bir ÅŸey anlamadıysan,
Kelamımızdan dahi anlamazsın ey insan!)
Yüzüne bakmak bile, ibadettir müminin.
Çünkü onun kalbinde, iman var, bunun için.
Peygamber-i ziÅŸânın kalbinden çıkan nurlar,
Kalbden kalbe akarak, geldi bugüne kadar.
Su, nasıl ki boruyla gelir ise barajdan,
Bu nur da, kalbden kalbe, akıp gelir her zaman.
EÄŸer nasib olmazsa bu nurlar bir kiÅŸiye,
KavuÅŸmamış sayılır zaten o hiçbir ÅŸeye.
Velhasıl şu iki şart, her kimde varsa eğer,
Resulullahtan gelen bu nura, o da erer.
Şartlardan birincisi şudur ki: Bu nurların,
Kalbinde olduğuna, inanmaktır bir zatın.
İkincisi, sevmektir o veliyi ihlasla.
Hiç ÅŸüphe etmemektir, bu ikisinde asla.
Her kimde bu iki ÅŸart mevcut ise eÄŸer ki,
Onun dahi kalbine, nur akar elbette ki.)
Bir gün de buyurdu ki: (Olun hep mütevazi.
Siz tevazu ettikçe, yükseltir Allah sizi.
Kibirli olanları, ne kul sever, ne Allah.
Kendisini sadece, kendi sever mâzallah.
Kendini bir kâfirden, hatta uyuz köpekten,
Üstün gören, Allah'a kavuÅŸamaz katiyen.
Hadiste buyuruldu: (İnsanların fenası,
Zor olandır yanına biraz yaklaşılması.)
EÄŸer korkuluyorsa, varmak için yanına,
Bir felaket olarak, kâfi gelir bu ona.
Siz öyle davranın ki, kaçmasın kimse sizden.
Emin olsun insanlar, hem el ve dilinizden.
Desinler: (Gidelim de, filanın yanına biz,
İçimiz açılsın ve ferahlasın kalbimiz.)
|