Ali Galib-i Vasfi, âlim ve veli idi.
Söz ve nasihatleri, pek çok faideliydi.
Derdi ki: (Uzak durun gıybetten ey insanlar!
Zira gıybet edene, çok ÅŸiddetli azap var.
Nitekim gitti biri, bir velinin evine.
Bir iki laf söyledi Haccac’ın aleyhine.
Haccac, çok insanlara zulmüyle meÅŸhur idi.
O da, bu zulümleri ona söyleyecekti.
Buna raÄŸmen o yine susturdu onu derhal.
Ve gıybet etmesine vermedi fırsat, mahal.
Ve ona buyurdu ki: (KardeÅŸim, cenâb-ı Hak,
Bilesin ki, hükmünde çok adildir muhakkak.
Başkasının hakkını aldığı gibi ondan,
Onun dahi hakkını, alır başkalarından.
Sen, onun iÅŸlediÄŸi zulüm ile günaha,
Bakıp da, seninkini küçük görme sakın ha!
Zira o gün, o günah, çok küçük olsa dahi,
Senin için çok zor ve çetin olur vallahi.
Bu konuda, (Bu âlim, ÅŸu âlimden üstündür.)
Demek bile gıybettir, zira duysa üzülür.)
Biri ona dedi ki: (Gıybet ettim zatını.
Bu halimi hoÅŸ gör de, helal eyle hakkını.)
Ona, cevap olarak buyurdu ki: (Ey kiÅŸi!
Rabbimiz kerih görüp, hoÅŸ görmezken bu iÅŸi,
Ben nasıl hoÅŸ görürüm, tövbe et bu günaha.
Hakkımı helal ettim, lakin yapma bir daha.)
Bir gün de buyurdu ki: (İbadet ve taatlar,
Yapılınca, iman da cilalanır ve parlar.
Allah’ın men ettiÄŸi haramlar iÅŸlenince,
Bu sefer lekelenir ve kararır iyice.
O halde bir imanda, azalmak ve çoÄŸalmak,
Amellerden, iÅŸlerden ileri gelir ancak.
Yani iyi amel ve ibadet yapılması,
Suretiyle, imanın çoÄŸalır parlaması.
İşte ibadetlerle parlayınca bir iman,
(Çok) dedi bu imana bazısı ulemadan.
Haram işleyince de, o parlaklığı gider.
Buna dahi (Az) dedi yine bazı âlimler.
Dünyada en güzel ÅŸey, Rabbini tanımaktır.
Ve Ondan gayrisini, kalbinden çıkarmaktır.
Evliya olanlarda hasıl olur keramet.
Bu da, Hak teâlâya yakınlıktır begayet.
Kalbin, Hak teâlâyı zikretmesi yanında,
Kerametin kıymeti, hiç yoktur esasında.
Evliya olmak için, hem dünya, hem ahiret,
Sevgisini, gönülden çıkarmalıdır elbet
Sonra İslamiyet’e tam olarak uymaktır.
Haram ve günahlardan, kesin uzaklaÅŸmaktır.)
|