Abdülkebir evliya, âlim ve veli bir zat.
Bir gün, sevdiklerine, ÅŸöyle etti nasihat:
Resulullah buyurdu: (AkÅŸam sabah, melekler,
Amel defterlerini, Allah’a arz ederler.
Başında ve sonunda iyi iş varsa şayet,
Gün içindekileri, olur af ve maÄŸfiret.)
Osman Haruni var ki, âlim ve evliyadan,
O, ÅŸöyle buyurmuÅŸtur talebeye bir zaman:
(Hesap günü gelince, bilcümle peygamberler,
Bütün Müslümanlarla, hem âlim ve veliler,
Yarın hesap gününde, Allah’ın huzurunda,
Sorguya çekilirler hep namaz hususunda.
Beş vakit farz namazı, şartlarına uyarak,
İhlas ile kılanlar, kurtulurlar muhakkak.
Lakin özrü olmadan, vaktini geçirenler,
Veyl adlı Cehennemde, acı azap çekerler.)
Yani Veyl adındaki o azap, pek çetindir.
Bu, namazı kazaya bırakanlar içindir.
Ya hiç kılmayanların, nice olur halleri?
Öyleyse namazları asla geçirmemeli.
Hayr-i Nessac adında, Allah’ın bir velisi,
Vardı ki, ÅŸöyle diyor onun bir talebesi:
Hocamın yanındaydım ölüm hastalığında.
En son nefeslerini alıyordu o anda.
Birden kapıya doğru dikkatlice bakarak,
Konuşmaya başladı yerinden doğrularak.
Dedi ki: (Allah sana, ruhumu kabzetmeyi,
Emreyledi bana da, namaz eda etmeyi.
Åžu an namaz vaktidir, izin ver de, kalkarak,
Bana emr olunanı yapayım son olarak.
Ben, Rabbimin emrini yapayım da ölmeden,
Sen de, sana düÅŸeni yaparsın sonra hemen.)
O zaman anladık ki hayretle ordakiler,
Hazret-i Azrail’le konuÅŸuyormuÅŸ meÄŸer.
Sonra, abdest aldı ve namaza durdu hemen.
Bitirip, yatağına uzandı beklemeden.
Gözlerini kapayıp, getirdi ÅŸehadeti.
Sonra, (Allah!) diyerek ruhunu teslim etti.
Rüyada buyurdu ki çok sevdiÄŸi bir zata:
(Sıkıntıdan kurtulup, kavuştum tam rahata.) |