Abdülhakim Arvasi, büyük bir veli idi.
Sohbeti, insanlara pek çok faideliydi.
Derdi ki: (Gayret edin, almak için bir dua.
Zira dualar ile önlenir kaza, bela.
Ubeydullah-ı Ahrar vardı ki büyüklerden,
Mutlak dua isterdi, görüÅŸtüÄŸü herkesten.
Bir gün de alış veriÅŸ yapıp bir köylü ile,
Ayrıldı aceleyle, bir buÄŸday yükü ile.
Dua talep etmeyi, unuttu lakin ondan.
Bir hayli yol gitmiÅŸken, geri döndü yolundan.
Onun da duasından mahrum kalmamak için,
Gelip buldu köylüyü, vakit geçirmeksizin.
Köylü onu görünce, dedi: (Niçin döndünüz?
Yoksa benim malımda, bozukluk mu gördünüz?)
Buyurdu ki: (Yok, hayır, beğendim buğdayını.
Geldim ki, istiyeyim senin hayır duanı.)
Köylü, hayret içinde dedi ki: (İyi ama,
Yalnız bunun için mi geldin benim yanıma?
Yüz yıkamayı bile bilmeyen biriyim ben.
Nasıl dua edeyim bu halimle size ben?)
Buyurdu ki: (KardeÅŸim, bu iÅŸ hiç belli olmaz.
Sen yine bir dua et, inÅŸallah reddolunmaz.)
Köylü (Peki) diyerek, kaldırdı ellerini.
Dedi: (Ya Rab, ne ise, ver bunun dileÄŸini.)
Ubeydullah-ı Ahrar, der ki: (Yemin ederim.
Onun duası ile, açıldı kalb gözlerim.)
Buyurdu ki: (Bir insan, eğer hayırlı ise,
Hep hayırlı işlere sebep olur o kimse.
Allah'ın, bir kimseyi sevdiğine alamet,
Hep faydalı iÅŸlere, eder o sa'y-ü gayret.
Bir kulu da, Allah'ın sevmediğine nişan,
Ömrünü boÅŸ ÅŸeylerle geçirip eder ziyan.)
Derdi ki: Kırılırsa, size arkadaşınız,
Siz özür dileyin ve hemen helallaşınız.
Haklı bile olsanız, helallaşın elbette.
Demeyin: (Ben hakkımı alırım ahirette).
Çünkü hiç belli olmaz, belki de haklı odur.
Kimin haklı olduğu, mahşerde belli olur.
Kendini alacaklı sanan nice kişiler,
Hesaplar görülünce, borçlu çıkabilirler.
Ödemek için dahi, geçmez o gün para pul.
Çok büyük sıkıntıya duçar olur böyle kul.
Zira sevaplarıyla, kul borçları ödenir.
Yetmezse, o kimsenin günahını yüklenir.
Halbuki bu dünyada, hak altından kurtulmak,
Mümkündür, ama biraz lazımdır nefsi kırmak.
(Kabahat bende) deyip, bir özür dilemekle,
Bir nice kul hakları, hallolur böylelikle.
|