Pir Ali Aksarayi, büyük âlimlerdendi.
Bir gün, ÅŸu hadiseyi dersinde nakleyledi:
Resulullah, eshabla otururken bir ara,
Şu ibretli vakayı naklettiler onlara:
Vaktiyle bir kavimde, yaşıyordu üç adam.
Bir yere giderlerken, bir daÄŸda oldu akÅŸam.
Hemen yer aradılar, gecelemek üzere.
Bir maÄŸara görerek, sığındılar o yere.
Lakin koca bir kaya, daÄŸdan yuvarlanarak,
Mağara kapısını kapadı tam olarak.
Dediler ki: (Bu yerden, bizleri kim kurtarır?
Bize yardım edecek, ancak Hak teâlâdır.
İyi işlerimizle, edelim Ona niyaz.
Ola ki, O da bizi bu yerden eder halas.)
İçlerinden birisi, dedi ki: (Ya ilahi!
Benim annem ve babam vardı ki pir-i fani,
Onların yemeğini bizzat yedirmeyince,
Ben, hanım ve çocuklar, yemezdik daha önce.
Rızan için yaptımsa onlara bu hizmeti,
Kaldır üzerimizden bu büyük musibeti.)
O böyle dediÄŸinde, aralandı az kaya.
Lakin çıkamadılar yine de dışarıya.
Bu sefer ikincisi, dedi ki: (Ya ilahi!
KomÅŸumuzun, çok güzel bir kızı var idi ki,
Onunla buluşmayı isterdim hararetle.
Lakin o, teklifimi reddederdi ÅŸiddetle.
Sonra bir kıtlık oldu, günlerce kaldılar aç.
Nihayet erzak için, oldular bize muhtaç.
Ben bunu fırsat bilip, o kıza erzak verdim.
Sonra da, (Teklifime, evet de haydi!) dedim.
Dedi ki: (Sen Allah'tan korkmaz mısın ey kişi!
Nasıl teklif edersin, bana günah bir iÅŸi?)
Ben bunu iÅŸitince, kendime geldim hemen.
Vazgeçtim o günahı irtikab eylemekten.
Bu iÅŸten, rızan için ictinab ettim ise,
Buradan çıkmak için, yardım et ya Rab bize.)
O kaya, biraz daha aralandı o vakit.
Lakin henüz çıkmaya, olmadı tam müsait.
Bu sefer üçüncüsü, dedi ki: (Ya ilahi!
Amele tutmuÅŸ idim ücret ile ben dahi.
Lakin gitti birisi, ücretini almadan.
Ben, onun ücretini çalıştırdım çok zaman.
Birikti hesabına, bir hayli mal ve davar.
Bir gün gelip istedi ücretini o tekrar.
Dedim ki: Åžu gördüÄŸün öküz, koyun ve deve,
Senindir her birisi, sür götür senin eve.
Ya Rabbi, rızan için yaptımsa bu iÅŸi ben,
Kaldır bu musibeti, bizim üzerimizden.)
O da Hak teâlâya, edince böyle niyaz,
Taş kaydı biraz daha, oldular bundan halas.
|