Abdullah-ı Yemeni, ilim ehli bir kişi.
İnsanları gafletten uyarmaktı hep işi.
Sözü, tesir ederdi kalbine her kiÅŸinin.
Zira hep konuÅŸurdu gönülden, Allah için.
O, bir nasihatinde buyurdu ki: (Bir kimse,
Bir İslam âlimini, rehber edinir ise,
O zatı büyük bilir, beslerse çok muhabbet,
Akar ona sel gibi, o zattan feyiz, himmet.
Lüzum kalmaz ayrıca, yardım istemesine.
Zira gelir devamlı, o himmet kendisine.
Ne kadar çok olursa, sevgi ve itaati,
Çok olur o nisbette, kavuÅŸtuÄŸu himmeti.
Bir azalma olursa bu ikisinde ÅŸayet,
Azalır o nisbette, gelen feyiz ve himmet.)
Yine o buyurdu ki: (Ey insanlar, bu dünya,
Fani ve vefasızdır, aldanmayın sakın ha!
Onun, kim aldanırsa sahte güzelliÄŸine,
Dünya ve ahirette yazık eder kendine.
Zira akıllılığın şudur ki alameti,
Girmez onun kalbine, dünyanın muhabbeti.
Her an, ahiretini düÅŸünür aklı olan.
Çünkü iyi bilir ki, bu dünya bir imtihan.
Ahmak ise, kaptırır bu dünyaya gönlünü.
YaÅŸar gaflet içinde, düÅŸünmez ölümünü.
Zira ahmaklığa da, şudur ki bir alamet,
Kalbinde bu faniye, besler sevgi, muhabbet.
Ancak kâmil insanlar, bu sevgiden kurtulur.
Yanlarında olanlar, bulur rahat ve huzur.
(Kötü arkadaÅŸ) ise, insanı azdırır hep.
Kişinin helakine, bunlardır asıl sebep.
İnsan zarar görse de, (ÅŸeytan) veya (nefis)ten,
O, daha zararlıdır hatta bu ikisinden.
Şeytan, sanki dayamış ağzını kalbimize,
Gece gün, hiç durmadan, vesvese verir bize.
Lakin bir vesveseyi, verir ancak bir defa.
EÄŸer aldatamazsa, söylemez onu daha.
Fakat nefs-i emmare, hiç de böyle deÄŸildir.
O, yüzbin ÅŸeytandan da, daha tehlikelidir.
Saldırır kaplan gibi, hem de peşi peşine.
İster ki, atsın onu Cehennem ateşine.
Hasmını, zayıf olan noktasından yakalar.
UÄŸraşır onun ile, tâ ölünceye kadar.
Böyle ÅŸiddetli iken, lakin nefs-i emmare,
Ondan, (kötü arkadaÅŸ), zararlıdır bin kere.
Zira hissettirmeden, insanı, yavaş yavaş,
Adeta Cehenneme iter kötü arkadaÅŸ.
Lakin kötü arkadaÅŸ, olmaz yalnız insandan.
Hep kötü arkadaÅŸtır, ne varsa ahlak bozan.
Kitap, dergi, gazete, hatta filim ve kaset,
Hep kötü arkadaÅŸtır, azdırıyorsa ÅŸayet.)
|