Âlim Ebu Süleyman Darani hazretleri,
Begayet tesirliydi, sözü ve sohbetleri.
Nasihat ediyorken bir gün sevdiklerine,
Gelip bir talebesi, arz etti ki kendine:
(Efendim, yemek için, kızmıştır fırınımız.
Neyi emrederseniz, pişirmeye hazırız.)
Bir cevap buyurmadı onun bu sözlerine.
Yine devam eyledi, kalan sohbetlerine.
Bu halis talebenin, ismi Ahmed idi ki,
Pek çoktu hocasına olan teslimiyeti.
O, her ne emrederse, hiç itiraz etmeyip,
Emrettiği o işi, yapardı (Peki) deyip.
Her gün ocağı yakar ve gelip arz ederdi.
Ne yemek emrederse, onu hazır ederdi.
Ahmed, ikinci defa arz etti ki: (Efendim,
Fırın kızdı iyice, ne yemek pişireyim?)
Cevaben buyurdu ki hocası kendisine:
(Aç kapağı, kendin gir o fırının içine.)
Hiç tereddüt etmeden, hemen (Peki) diyerek,
KoÅŸtu fırına doÄŸru, ÅŸöylece düÅŸünerek:
DoÄŸrudur üstadımın her söz ve hareketi.
Madem böyle buyurdu, elbet var bir hikmeti
Kapağını açarak, girdi fırın içine.
Lakin ordakilerin, ateÅŸ düÅŸtü içine.
Az sonra, buyurdu ki talebeye hitaben:
(Ahmed'imi, fırından çıkarın gidip hemen.)
Dediler ki: (Efendim, emri dinlemiÅŸ midir?
Hakikaten fırının içine girmiÅŸ midir?)
Buyurdu ki: (Elbette, Ahmed'im beni dinler.)
Hemen, fırına doğru koştu o talebeler.
Kapağını açınca, hayret etti her biri.
Zira Ahmed, fırında otururdu dipdiri.
İtimat ediyorsa bir kiÅŸi üstadına,
İşte bu Ahmed gibi, teslim olmalı ona.
En kıymetli iki şey, yakin ve teslimiyet.
Ya Rabbi bu nimeti, bizlere de nasib et.
Bir günkü sohbetinde, buyurdu: (Ey insanlar!
Gaflete gelmeyin ki, ahiret var, azap var.
Asla iÅŸlemeyin ki, günah olan bir iÅŸi,
İnsanları bekliyor, Cehennemin ateşi.
Bu dünya bir hayaldir, etmeyin hiç iltifat.
Yoksa mahÅŸer gününde, bulunmaz huzur, rahat.
Ebedi saadete kavuÅŸabilmek için,
Günahtan kaçmalıdır, esası budur iÅŸin.
Önce, İslamiyet’i öÄŸrenmeli iyice.
Sonra da, yaşamalı, bu ahkam mucibince.
Dinin emirlerine, riayet eyleyenler,
Ahirette, ebedi nimetlere ererler.)
|