Cafer-i Huldi diye, âlim vardı BaÄŸdat’ta.
Her an, takva üzere yaÅŸamıştı hayatta.
Haram ve ÅŸüpheliden sakınırdı bir hayli.
Sünnet-i seniyyeye, muvafıktı her hali.
Ona, pek çok keramet vermiÅŸ idi Yaradan.
Lakin o, kendisini gizliyordu aÄŸyardan.
Anlatmak isteseydi kendine ait bir hal,
Onu, baÅŸka veliye nisbet ederdi derhal.
Bir gün buyurmuÅŸtu ki: Velilerden birisi,
GelmiÅŸti Beytullaha, ömre idi gayesi.
Çok acıktı ve lakin fakir idi gayetle.
Dua etti Rabbine, içten, samimiyetle.
Dedi ki: (Ya ilahi, acıktım, yoktur param.
Sonsuz ihsanın ile, bu kula gönder taam.)
O, böyle halisane eder etmez bir dua,
Bir sofrada, yemekler gönderdi ona Hüda.
Velilerden birisi dediÄŸi o veli zat,
Bir başkası değildi, kendisi idi bizzat.
Dediler: (Ahirette, o ÅŸiddetli azaba,
Düçar olmamak için, ne yapmalı acaba?)
Buyurdu: (Kardeşlerim, kurmayın uzun emel.
Çünkü yaklaÅŸmaktadır ardınızdan hep ecel.
Böyle hep ilel ebed sürmeyecek bu ömür.
Siz, bilhassa ölümü eyleyin çok tefekkür.
Åžu anda vaki olsa ÅŸiddetli bir zelzele,
Hepimiz ölürüz de, saÄŸ kalmaz bir fert bile.
Ne kadar çok olsa da, tapu senet, para pul,
Bunların hiç birisi, orada görmez kabul.
Ama, eğer yapmışsak iyi amel ve taat,
Ahiret hayatımız, olur iyi ve rahat.)
Buyurdu: KardeÅŸlerim, vaktiyle bir Müslüman,
Evliyadan birine, gelip sordu bir zaman.
Dedi ki: (Ey efendim, dünyadan iman ile,
Gitmeye, hangi amel olur sebep, vesile?)
Buyurdu: (Son nefeste Allah demek, tek hedef.
Son söz Allah olmazsa, felakettir maalesef.)
Adam bunu öÄŸrenip, yöneldi hemen eve.
Çağırdı o veli zat, onu tekrar geriye.
Buyurdu ki: (Peki sen, öÄŸrendin muradını.
Ne zaman diyeceksin peki Allah adını?)
Dedi: (Ömrüm bitip de son nefesim gelince,
Her işimi bırakıp Allah derim hemence.)
Buyurdu ki: (Evladım, ne zamandır son nefes?)
Dedi: (Allah'tan baÅŸka, onu kimse bilemez.)
Buyurdu: (Åžu anda da, gelebilir mi yani?)
Dedi ki: (Elbet gelir, yoktur buna bir mani.)
Buyurdu ki: (Son nefes, belli deÄŸil diyorsun.
Åžimdi Allah desene, ne için bekliyorsun?
Ecel belli deÄŸilse, an Allah’ın adını.
Gün bu gün, an bu andır, ne beklersin yarını.
Ecel, öyle aniden gelebilir ki evlat,
Bir kez Allah demeye, bulunmaz belki fırsat.
Öyleyse, sen ÅŸimdiden baÅŸla Allah demeye.
Belki olmaz zamanın, hatta tövbe etmeye.) |